Trabzonspor – Fenerbahçe maçını spor yazarları değerlendirdi! 'Jorge Jesus için ne yazılacak, Crespo böyle istedi?'

Süper Lig’de 15. haftanın en mühim maçında Trabzonspor ‘la Fenerbahçe dev mücadelede karşı karşıya geldi. İlk yarısı 0-0 biten maçın ikinci yarısında Crespo ikinci sarıdan kırmızıyla oyun dışı kalırken Bordo-Mavili ekip attığı iki golle galibiyete uzanan taraf oldu. Önder Fenerbahçe oldukça tehlikeli sonuç 3 puan kaybederken Galatasaray ‘ın İstanbulspor’u yenmesi halinde zirveden düşecek. Trabzonspor ise bu mühim galibiyetin peşinden şampiyonluk yarışına bir adım daha yaklaştı.

Fanatik’in usta yazarları Trabzonspor – Fenerbahçe mücadelesini kaleme aldı. 

OLCAY ÇAKIR: KORA KOR MÜCADELE

Abdullah Avcı daha ilk 11’ini açıkladığında kamuoyunun beklentilerinin oldukça ötesinde bir şeyler düşündüğünü hissettirmişti bile. Hazırlık periyodunun emekleri pratikte nasıl karşılık verecekti şimdi görülecekti. Önde oynayan, temaslı, rakip alanda daha çok vakit geçirecek bir Trabzonspor vaaden Abdullah Avcı, 45 günlük arada verdiği sözleri de, çalışmalarının karşılığını da muhteşem bir galibiyetle taçlandırmış oldu. Son şampiyon adeta ligimize, ‘Ben buradayım’ mesajını vermiş oldu. Ümit Bozok’u beklerken, Maxi Gomez’i ve Hamsik’i beklerken de Abdülkadir Yaşam’ü kadroda gördük. Dikkat edilirse daha ilk düdükle Trabzonspor önde baskıyla başlayacağının sinyalini de vermiş oldu. Başlama düdüğüyle beraber kenarlara uzun oynayan Fenerbahçe’ye santrada baskı ile başlanması dikkat çekiciydi. Kora kor bir orta alan oyunu ve tıpkı rakibinin bilindik oyunu olan, ‘Önde baskı’ modeli Trabzonspor’un oyunuydu artık.

Kaçan fırsatlar…

Siopis’in insanüstü performansı orta alanda ve önde baskıda büyük fark yaratırken, Bakasetas ona en büyük bağlantı ve destek oyuncusu oldu. Abdülkadir Yaşam’ün, ‘Bile’ temaslı, gözünü budaktan sakınmayan oyunu Trabzonspor’un ilk yarıdaki net üstünlüğünün başlıca sebebi oldu. Sarı kartlar çıkarken Trabzonspor erken noksan kalır düşünülürken, Fenerbahçe 10 şahıs kaldıktan sonrasında yengi golü geldi ve hamleler geldi, kaçan fırsatlar acabalar oluştururken Trezeguet farkı ikiye çıkarıp maçı da bitirmiş oldu.

ERMAN ÖZGÜR: HAK EDİLMİŞ GALİBİYET

Trabzonspor iç saha tesiri ile maça daha istekli başladı. Fenerbahçe’nin ölümcül orta saha presini aşabilmek için ara sıra orta sahayı kullanmadan müdafa arkası toplar denediler. Sadece bu plan Trezeguet’nin tarafınca denenince Samuel’in çabukluğu planı suya düşürdü. Fenerbahçe’nin kazanılmış olduğu toplarda ilk pasları iyi kullanamaması, Siopis ve Bakasetas’ın iyi oynamaları ve Batshuayi’nin topu önde tutamaması hem Fenerbahçe’nin hücumlarını, hem de oyunun standardını negatif etkiledi. Gene de Joshua King ile maçın tek fırsatında direğe takılan Fenerbahçe oyunu alamasa da skora yaklaşan taraf oldu. 2.yarıya Trabzonspor iyi başladı. Bakasetas ve Siopis özelinde orta saha üstünlüğünü aldı. Bu üstünlük arka arkaya Crespo’nun atılışı ve Bakasetas’ın güzel pasında Maxi Gomez’in nefis bitirişi ile tabelaya da yansıdı.

İyi çözümleme

Fenerbahçe’de maçın neredeyse tamamında, oyuna girenler de dahil olmak suretiyle fena oyuna isyan eden oyuncu olmayınca Trabzonspor noksan rakibine fırsat vermedi. Abdullah Avcı’nın maçın en iyileri Siopis, Bakasetas, Abdülkadir Yaşam ve Maxi Gomez’i oyundan almasına karşın Trabzonspor hücumda iyi çözümleme ederek oynadığı Fenerbahçe’ye karşı gene iyi saldırı eden taraf oldu. Uzatmalarda ise Trezeguet fişi çeken isim oldu. Şampiyonluk yarışına sıkı sıkı tutunabilmek için gereksinim duyan galibiyeti oyun olarak da hak ederek almayı başardı. Maçın adamı ise çıkana kadar kusursuz oynayan Bakasetas’tı.

SERKAN AKCAN: TUTUNDULAR

Trabzonspor, kendi adına sezonun kırılma maçı olarak görmüş olduğu Fenerbahçe derbisine aşırı stresli başladı. Keza Fenerbahçe’nin de Trabzon’da rahat oynadığını söylemek zor. İki hocanın başlangıç planları fazlaca temkinliydi. Devamlı pas hataları, top kayıpları derken Trabzonspor yüzde 70, Fenerbahçe ise yüzde 69 isabetle pas yaptıkları keyifsiz bir ilk yarıyı geride bıraktılar. Pozisyonun azca olduğu, gol beklentisinin neredeyse sıfıra indirilmiş olduğu derbide göze çarpan en dikkat çekici istatistik ise faul sayılarıydı. Yalnız ilk 45 dakikada Trabzon 9, Fenerbahçe 10 faul yapmış oldu, yargıcı 6 sarı kart çıkardı. Aslına bakarsak bu sarı kartlar ve faul sayıları ikinci yarı senaristliğinin da habercisi gibiydi. Crespo dönem biterken görmüş olduğu sarı kartın peşinden ikinci yarıda faullerine devam ederken Jesus’un rahat davranması kırmızı kartı çağırdı denebilir. Crespo, Abdülkadir’in ayağına basınca ikinci sarıdan atıldı. Akabinde Trabzonspor’un ilk atağında Maxi Gomez golü atınca teknik adamların hamleleri geldi. Jesus, Serdar Aziz’i kenara alıp Emre Mor-Valencia’yı oyuna sokarak 3’lüden 4-4-1’e dönerken Avcı’nın merkezden Siopis’i Gbamin’le değiştirmesi Trabzonspor’un enerjisini bir basamak aşağıya çekti. Fenerbahçe sahada eksilmesine karşın merkezde Trabzonspor’a yenilmedi yenilmesine fakat maç süresince topu rakip kaleye doğru setlerle getirmeyi bir türlü başaramadığı da dikkatlerden kaçmadı.

Kırılmaya izin vermediler

Abdullah Avcı, son bölümde Hamsik ile Bardhi’yi oyuna alarak momentumu elinde tuttu. Hatta Fenerbahçe’nin baskısını rakip stoperlerin arkasına peş peşe attığı toplarla kırmayı başardı. Trezeguet’in golü ise maçı tamamlamış oldu. Avcı, sezonun kırılmasına müsade etmedi ve lige tekrardan tutundu. Derbide futbol kalitesi oldukça yüksek seyretmedi, zira iki takımın toplam 39 faul yapması bunda etkili oldu.

CEM DİZDAR: DOĞRU PLAN İŞLEDİ

Dünya Kupası esnasında hatrı sayılır sayıda futbolsever (!), ‘Süper Lig’i özledim mesajları atmıştı hatırlanırsa. Maç önünde çeşitli kanallarda yorum meydana getiren arkadaşların bir çok sanırım bu mesajların tesirinde kalmış olmalı ki, tempolu bir maç beklentisindeydi. Oysa, ligin kültürünü gösteren fazlaca durağan bir ilk yarı izledik hep beraber. Fenerbahçe, arayan ekip görüntüsünde olsa da birkaç kırık dökük girişim haricinde coşku verici pek bir şey olmadı. Gene de not düşmek gerek, en örgütlü saldırı 37. dakikada gene Fenerbahçe’den geldi ve ekip Ferdi’yi çaprazda da olsaUğurcan’la burun buruna getirdi. Dönem süresince topla daha oldukça oynayıp, pas yapmaktan vazgeçmeyen Trabzonspor da pozisyon üretmekte rakbinden değişik değildi. Onların da en heybetli işi, dönem sonuna doğru Abdülkadir Yaşam’ün şutuyla geldi. Sadece ikinci yarı oyun biçimini değiştirdi. İlk yarının analizini doğru yapmış görünen Trabzon iyi başladı ve maçın en coşku verici hücumu da baskın hücumda onlardan geldi. Sadece kendisinden oldukça şey beklenen, uzun süre sakat kalan Visca karşı karşıya pozisyonda ülkenin iyi kalecilerinden Altay’ı geçemedi.

Jesus için ne yazılacak!

Üzerine Crespo atıldı ve Trabzon alan/vakit kullanımı avantajını ele geçirdi. Visca’nın golü yapamadığı bölgeye bir kez daha saldırı örgütleyen Maxi Gomez ile golü atmayı başardı. Hatta uzatma dakikasındaki golün vuruş noktası da haniyse aynıydı! Orta saha baskısını pasla kırmakta zorlanmadıkça da 71. dakikada olduğu şeklinde bir çırpıda Fenerbahçe kalesine inmeye başladılar. Adı ve beklentisi büyük sadece pozisyon azlığı açısından dengede geçen bir maçı, doğru planı doğru işlettiği için net pozisyonlar kabul eden Trabzonspor kazanmıştır. Trabzon yukarı tırmanırken bakalım ekibi oldukça dağınık ve birbirinden kopuk görünen Jorge Jesus için neler söylenip, yazılacak. Öyleki ya, ülkede futbol anlayışı ve dilini değiştirmeye çalışmak o denli da mühim değil, aslolan ‘Kazanmış’ olmak. Sık sık tekrarlanan o yanlış önermede olduğu şeklinde: “Kazanan haklıdır!”

FAİK ÇETİNER: HESAPTA OLMAYAN KIRMIZILAR

Jesus içerde olsun, dışarda olsun her maç planını kazanmak üstüne yapıyor. Sadece hesapta olmayan kırmızı kartlar hocanın planlarını bozuyor. İlk 11’i rakibe bakılırsa belirliyor. Kimi zaman ofansif yönü güçlü, bazende defansif yönü güçlü oyuncuları sahaya sürüyor. Trabzonspor’un enerjisini bilen Jesus takımını sahaya 3’lü defans (Serdar Aziz, Gustavo, Szalai) süreken, oyunun kenar savunmalarında Osayi ve Ferdi’yi görevlendirmişti. Rakip atağa kalktığında Fenerbahçe 5’li savunmaya dönüyordu. Arao, Crespo ikilisi orta alanı denetim ediyor, ofansif oyunda da kanatlardan Osayi, Ferdi, İrfan Can sahneye çıkıyordu. İlk 45 dakika hatasız savunmasıyla rakibine net pozisyonlar vermeyen Fenerbahçe, King’in üst direkten geri gelen topunda da öne geçme şansını kaçıran taraf oluyordu. Batshuayi ise dağınık bir görüntü gösteriyordu. Daima yazdığım şeklinde Jesus dönem arası sahada sorun görmüyorsa hamle yapmıyor. Oysa sarı kartlı Crespo’yu ve Batshuayi’yi dışarı alabilir, Zajc ve Valencia’yı sahaya sürebilirdi. İkinci yarının başlangıcında Jesus’un asla hesabında olmayan vaka gerçekleşiyordu. Sarı kartlı Crespo orta alanda gereksiz bir faul yapıyor, ikinci kartı görüyor, takımını 10 şahıs bırakıyor ve maçın hikayesi değişiyordu.

Crespo bu şekilde istedi!

10 şahıs kalan Fenerbahçe, golü de acele yiyince, maçı elinden kaçırıyordu. Jesus’un geciken hamleleri son 30 dakikada geliyordu. Ilkin Bathuayi yerini Lincoln’e bırakıyor. Son 20 dakikada da İrfan Can ve Serdar Aziz çıkıyor, Valencia ve Emre Mor oyuna giriyordu. Trabzon deplasmanında 10 şahıs oynamak maçı döndürmek kolay değildi. Nitekim de Fenerbahçe, Crespo çıkana kadar oynadığı futbolu ve mücadeleyi ortaya koyamıyor ve hesapta olmayan bir yenilgi alıyordu. Trabzonspor ise kuvvetli rakibini devirerek zirve yarışında gene iddialı duruma geliyordu. Aslına bakarsak maçın en kısa özeti Fenerbahçe adına, “Crespo bu şekilde istedi” şeklinde yorumlanabilir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz