Beşiktaş ‘ın Jamaika asıllı İngiliz golcüsü Nathan Redmond, transferin son günü Southampton’dan bedelsiz olarak geldi. Kariyerinde İngiltere dışına ilk kez çıkan 28 yaşındaki oyuncu ile Antalya kampında bir araya geldik. Kendisini ve siyah-beyazlı günlerini Sabah’a söyledi, bilinmeyenlerini paylaştı.
Beşiktaş formasıyla 9 resmi maça çıkıp, 1 gol-2 asistle oynayan Redmond’un ürettiği her sayının gençlere ümit bulunduğunu da böylece öğrendik. İşte röportajdan öne çıkanlar:
“İNSANIN HAYATINI DEĞİŞTİREN OLAYLARDAN BİRİ”
Right to Play” yardım organizasyonuyla pandemi zamanında Gana’ya gitmiştim. Engelli küçüklere eğitim ve spor yapma imkânı sunan bir oluşum. Aylık katkıda bulunuyorum. Bunun haricinde gol ve asist başına da elimden geldiğince katkı veriyorum. Bu sayede 13 tane gencin 1 senelik eğitim harcamalarını karşılamış oluyorum. Eşim ve annem de buna katkı sağlıyor.
Benim yaptığım bir tek maddi yardım fakat oraya gidip süre harcayan, çaba gösteren insanoğlu var. O dönem ben de oralarda nasıl bir yaşam bulunduğunu görmek istedim. İnsanın yaşamını değiştiren şeylerden bir tanesi.
“%110’UMU VERİRİM’ DEDİM”
Daha önceki teknik direktörümüz Valerien İsmael ve ekibi buraya gelmem için beni ikna etti. Onlara bu mevzuda minnettarım. Şenol Hoca ile ilgili olarak bizlere anlatılanlar, fazlaca saygı duyulan biri ve Türk futbolunda büyük efsaneleşmiş olduğuydu.
Kendi gözlerimle gördüğüm ve kıymet verdiğim şey de hocanın karşısındakine insan olarak kıymet veriyor olması. Hocayla ilk görüşmemiz fazlaca pozitif geçti. Benden sahada istediklerini açık açık söyledi. Hocamıza “Birbirimizi anladığımızda %110’umu veririm” dedim.
Kariyerim süresince değişik mevkilerde oynamak beni ekip oyuncusu haline getirdi. Hocamız solda, sağda, ikinci forvet şeklinde oynamamı istediğinde oynayabiliyorum. Hatta tek santrfor olarak bile vazife yapabilirim.
Kariyerimin ilk zamanlarında da her bölgede forma giydim. Şundan dolayı esnekliğe haiz olmam istendi. Tek bir mevkide oynarsanız kendinizi kısıtlamış oluyorsunuz.
Bilhassa Premier Lig şeklinde mühim bir yerdeyseniz kendinizi geliştirmeniz gerekir.”
TÜRKİYE’DE FAUL OLUNCA YERDE YUVARLANIYORLAR!
Oyun hızı anlamında Türkiye, İngiltere’ye bakılırsa daha yavaş gidiyor. Örneğin hocamızın da bizlere tekrarladığı bir mevzu var; “Hakemlerle diyaloğa girmeyin, onlar da insan, doğal olarak ki hata yapacaklardır. Onlar da bizim şeklinde işlerini hayata geçirmeye çalışıyor sahada” diyor.
İngiltere’de hakemle daha çok temas edebiliyorsun. Burada bir yanlış karardan sonrasında oyuna dönmek uzun sürüyor. Bir faul oluyor, yere düşen futbolcu birkaç tur yerde yuvarlanıyor. Bunu kabullenmek bana zor geliyor.
7 PUAN ABARTI BİR FARK DEĞİL
İlk haftalarda Fenerbahçe puan durumunda geride bulunmuş olduğu zamanlarda kendilerine “Şampiyon olabilecek misiniz?” sorusu sorulmuş mudur? Biz niçin olmayalım. Kendi yapacağımız işe bakıp, bir sonraki maça odaklanmalıyız. 7 puan abartılacak bir şey değil.
Kazandığımız müddetçe, başkalarının puan kaybını beklemeden işimizi görebiliriz. Bu sürem sonunda neyi elde etmek istediğimizi biliyoruz. Yapmamız ihtiyaç duyulan beraber çalışıp, o kırılmayı gerçekleştirerek başarıya ulaşmış olmak.
İYİ TAKIMLAR ÜST ÜSTE KAYBETMEZ
Sezonun ilk bölümünde ben burada değildim, (6. hafta Başakşehir maçıyla forma giymeye başladı) her şey iyi gitmiş o süreçte. Geldiğimde atmosfer iyiydi. Kimi zaman takımlar zirveden sonrasında dip yaparlar. İyi, daha iyi ve mükemmel takımlar arasındaki fark, kaybettikten sonraki maçı kaybedemezsiniz, art arda iki yenilgi alamazsınız.
En zirve takımlar bir puan kaybından sonrasında ikinci maçta buna izin vermezler, sürekliliğini durdururlar. Yeni oyunculardan oluşan bir takımdaysanız, bir şeyleri değişiklik yapmak, idrak etmek için zamana gereksinim vardır. Buraya geldiğimde fazlaca iyi oyuncularımız bulunduğunu gördüm. Ulaşmayı istediğimiz hedeflerimiz var.
REDMOND’IN EN’LERİ
En iyi stadyum: Wembley
En iyi atmosfer: Vodafone Park
Etken en iyi performans: Kevin de Bruyne
İdolü: Thierry Henry
Beraber oynadığı en iyi futbolcu: Dusan Tadic
En sevilmiş olduğu Türk yemeği: Menemen