Obradovic döneminde Fenerbahçe Beko’da destek antrenörlük icra eden Josep Maria Izquierdo, SportKlub’a verdiği röportajda, efsanevi çalıştırıcıyla ilgili soruları yanıtladı. Araya ayrılığın girmiş olduğu dönemde bile ilişkilerinin bozulmadığını dile getiren Izquierde, Obradovic’in Belgrad’da İstanbul’dakinden daha rahat hissettiğini söylemiş oldu.
‘Belgrad’da İstanbul’dan daha rahat hissettiğini söyleyebilirim’
“İlişkimizde hiçbir şey değişmedi. Zeljko’nun geçen sürem Belgrad’da İstanbul’dan daha rahat hissettiğini söyleyebilirim. Zeljko burada ailesi ve dostlarıyla evde bir araya geliyor, en sevilmiş olduğu restoranlara gidiyor… Tabiri caizse burada daha rahat. Bu bununla beraber takıma liderlik etme şekline de dönüşüyor. Fenerbahçe’de durum farklıydı fakat ilişkimiz asla değişmedi. İşimiz ciddi. Akşam yemeğine, öğle yemeğine yada aile ziyaretlerine gittik. İyi arkadaşız fakat o gün antrenmanımız yada maçımız var ise, ortada duygular yoktur. İş iştir. Elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Bu, 30 yıl ilkin Badalona’da Zeljko ile çalışmaya başladığımda öğrendiğim ilk şeylerden biri. İşe yarayan bir yöntem.”
Josep María Izquierdo ve Zeljko Obradovic 30 yıl ilkin Badalona’da tanıştı. İlk başta ortada bir dil engeli vardı.
‘Zeljko’nun liderliğinde Avrupa şampiyonu olduk’
“Bir tercümanımız vardı, fakat bir tek ilk dönemde. Bir tek üç ay sonrasında, Zeljko İspanyolca konuştu. Bence şimdi aynı enerjiye ve aynı tutkuya haiz, fakat o zamandan oldukca daha çok deneyime haiz. O dönemde Joventut Badalona’da destek antrenörlük yaptım. Ben 1988’de kulübe katıldım, Zeljko 1993’te geldi. Neredeyse aynı ekibe sahiptik ve sonunda Zeljko’nun liderliğinde Avrupa şampiyonu olduk. Zeljko’nun emek verme şekli ilk başlarda oyuncularda şok tesiri yarattı.”
Bir anekdot, Zeljko Obradovic’in Joventut Badalona’daki başlangıcını muhteşem bir halde çağrıştırıyor.
‘Oyuncular bana ‘O delirmiş olmalı!’ der şeklinde baktılar’
“Sana bir örnek vereceğim. Muhteşem bir Amerikalı oyuncumuz vardı: Cornelius Thompson. Zeljko vardığında, Cornelius 32-33 yaşlarındaydı ve dizleriyle ilgili problemleri vardı. İki saatlik tertipli antrenmandan, tam saha baskıya çalışır ve koşardık. Zeljko oyunculara yeni bir egzersiz yapmış oldu. Badalona’daki Pavello Olimpic salonunun nasıl bir şey bulunduğunu biliyor musunuz? Oldukca büyük, 12.500 izleyici kapasiteli. Antrenmandan sonrasında Zeljko oyunculara şu şekilde dedi: ‘Merdivenleri görüyor musunuz? İki ya da üç kez yukarı ve aşağı çıkıp ineceğiz.’ Oyuncular bana ‘O delirmiş olmalı!’ der şeklinde baktılar. Başlangıçta Obradovic’e şu şekilde dedim: ‘Cornelius’a iyi davranalım, dizleri sorunlu’. Zeljko ise bana şu şekilde derdi: ‘Anlamıyorsun.’ Doğru, ilk başta anlamadım. Sonrasında fark ettim ve 1994’te tam da bu şekilde şeyler yüzünden Avrupa şampiyonu olduk. Ayrıca Cornelius Thompson, Olympiakos’a karşı finalde attığı üçlükle kupayı getirdi.”
Peki, Zeljko Obradovic ve Josep María Izquierdo 20 yıl sonrasında Fenerbahçe’de nasıl tekrardan bir araya geldi?
‘Fenerbahçe ile sözleşme imzaladığında beni aradı’
“Badalona’daki sezonun arkasından Zeljko Real Madrid‘e gitti ve ben Joventut’da kaldım. Sonrasında İtalya’da, Yunanistan’da yollarımız ayrıldı. Sadece, Zeljko’nun Barselona’da bir evi var ve oraya her yaz gelirdi. İletişimde kaldık ve nerede olursa olsun onu ziyaret ettim. Yine beraber çalışmamız icap ettiğini söyleyip durduk. Panathinaikos‘taki vazife süresini tamamladığında, bir yıl izin aldı ve birkaç aylığına Barselona’ya gitti. Orada yeniden ortaklaşa iş yapmanın ne kadar güzel olacağını konuştuk. Fenerbahçe ile sözleşme imzaladığında beni aradı ve yeni bir kulübü bulunduğunu söylemiş oldu. Bana sordu: ‘Benimle çalışmak ister misin?’ Ona eşyalarımı toplamam için bana iki saat vermesini ve İstanbul’a geleceğimi söyledim. Temmuz yada Ağustos 2013’tü. O zamandan beri hep beraber çalışıyoruz.”
Şu anda Türk Telekom’u çalıştıran Erdem Can, o dönemde Fenerbahçe’de Obradovic, Izquierde ve Androic ile beraber çalıştı. Erdem Can, kısa bir NBA macerasının arkasından kendi takımının başına geçti ve şu anda Ankara ekibiyle müthiş sonuçlar alıyor. Josep Maria Izquierdo’nun da benzer bir hırsı var mı?
‘Şu anda Partizan’da ve Zeljko’nun koçluk kadrosunda çalışırken oldukca rahatım’
“Evet. Sadece şu anda bu durumu yeğliyorum. Ben aptal değilim, ne tür takımların beni baş alıştırmacı olarak isteyeceğini biliyorum. [Partizan gibi] Üst düzey bir takımda olmayı, EuroLeague’de bulunmayı ve kazanan bir takımda olmayı yeğlerim. Kazanmak günlük yaşamınızı, zihin durumunuzu değiştirir. Kazandığınızda gülümseyerek sokağa çıkarsınız, bu son aşama önemlidir. İspanya Ligi’nin en altındaki bir takımın başantrenörü olmaktansa, destek alıştırmacı olarak kazanmayı yeğlerim. Şimdi, Zeljko ile beraber olmayı yeğliyorum, sadece gelecekte yeniden başantrenör olmak isterim. Zeljko devamlı bir tek birkaç sürem daha çalışacağını söyler ve bana ‘Daima benimle beraber çalışacağını düşünme’ der. Şu anda Partizan’da ve Zeljko’nun koçluk kadrosunda çalışırken oldukca rahatım.”
Koç Izquierdo’nun varlıklı kariyerinde, hangi basketbolcuyla çalışmak en kolayıydı? Her şeyi “en başından itibaren” anlayan biri var mıydı?
‘Oyuncular ilk olarak antrenörlerin onlardan bireysel olarak ne istediklerini anlamalı’
“Şanslıydım. Mükemmel oyuncuların bulunmuş olduğu takımlarda çalıştım: Jordi Villacampa, Bogdan Bogdanović, Ekpe Udoh, Jan Vesely, Gigi Datome… Onlar bir tek mükemmel oyuncular değil, bununla beraber mükemmel işçiler ve basketbol için doğru zihniyete sahipler. Bu oldukca mühim. Sadece, hiçbir şey ilk saniyeden itibaren anlaşılmaz. Oyuncular ilk olarak antrenörlerin onlardan bireysel olarak ne istediklerini anlamalı, bununla beraber takıma ne vermeleri icap ettiğini de anlamalıdır. Bu şekilde basketbolcularla çalışmak büyük bir keyif.”
Izquierdo’nun beraber çalmış olduğu oyuncular içinde basketbola kendini en oldukca adamış, en tutkulu isim kimdi?
‘Bogdan, her antrenman sonrası 500 şut atardı’
“Bogdan Bogdanovic. Daha birçok kıymetli basketbolcumuz vardı. Gigi Datome, Kostas Sloukas… Sadece Bogdan öne çıkıyor. Öğlen saatlerinde oynanan bir deplasman maçından dönerdik ve sabah altıda kalkardık. Bogdan birazcık dinlenir dinlenmez derhal beni arardı: ‘Hey Izqi, hadi birazcık şut atmak için salona gidelim. Bir tek beni değil, öteki destek antrenörleri de çağırırdı. Her antrenman sonrası 500 şut atardı. Bugün Bogdan’ın bu aşamada olması sürpriz değil.” (Eurohoops)