Trabzonspor’un altyapısından yetişip geçtiğimiz yıldan itibaren bordo-mavili formaya ısınmaya süregelen 21 yaşındaki sağ bek, ilk kez Umut Millî Ekip’a çağrı edilip ay-yıldızlı formayla da tanıştı. Karlara bata çıka kilometrelerce yol yürüyerek idmana gidip geldiği günleri asla unutmayacağını söyleyen başarıya ulaşmış oyuncu, Trabzonspor’da oynamayı “Taraftarımızın önünde, sahada yandaş benzer biçimde savaşım ediyoruz. Ruhumuzda o sevgi var. Dışarıdaki yandaş ile altyapıda oynayan oyuncu içinde hiçbir fark yok. Aynı sevgiyi paylaşıyoruz” cümleleriyle konu alıyor.
İşte Serkan Asan’ın TamSaha dergisine verdiği röportaj:
28 Nisan 1999 Trabzon doğumlusun. Ilk olarak nasıl bir çocukluk geçirdin?
Köy ortamında, mahalle içinde arkadaşlarla top oynuyorduk. Çocukluktan beri futbola sevgim vardı benim. Okuldan çıkıyor, derhal okul önünde dostlarımla top oynuyordum. Eve gitmiyordum. Hepimiz beni bekliyordu. Hava kararıyor fakat ben gene top oynamaya devam ediyordum. Hepimiz beni arıyordu, “Serkan nerede?” diye… Babam da her defasında, “Okulun önünde top oynuyordur” derdi. Devamlı dostlarımla top oynuyordum. Büyüklerle de oynuyordum. Minik olmama karşın büyüklerin arasına girip top oynamayı oldukca seviyordum. Futbola sevgim küçüklükten beri vardı.
Baban, annen, var ise kardeşlerin ne işle meşguller?
Beş kardeşiz. Dört ablam var. Hepsi üniversiteyi tamamlamış oldu. İkisi evli. Son çocuk benim. Babam en sonunda erkeği bulmuş. Annem ev hanımı. Bir ablam hemşirelik bölümünü tamamlamış oldu ve İstanbul’da işe başladı. Öteki ablam da Samsun’da Hukuk Fakültesi’ni tamamlamış oldu. O da imtihanı bekliyor. Ben de Rize’de Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde Spor Yöneticiliği bölümünde okuyorum. Devam ettirmeye çalışıyorum diyeyim. Birazcık sıkıntılı oluyor tabiî ki futboldan dolayı.
Baban ne iş yapıyordu?
Babam İstanbul’da inşaat ustasıydı. Yurt haricinde çalıştı bir çok vakit. Kendisini senede bir-iki hafta görüyorduk. Futbol oynamaya başladıktan sonrasında babamı emekli ettim. Öteki ablalarım da aslına bakarsanız her birisi bir yerde. Annemle gene yalnız kaldılar.
Sendeki futbol kabiliyetini ilk kim keşfetti?
Ben Trabzon Düzköylüyüm. Okullar arası futbol turnuvaları olurdu. Öğretmenlerim Adem Karahasan, Murat Gedikli ve İbrahim Direk vardı… Okul turnuvasında bizi Trabzonspor’un altyapısından izlemeye gelmişlerdi. Salim Doğan ve Salih Tekke o turnuvada beni beğenmişlerdi. Sonrasında Trabzonspor altyapısına çağırdılar. İlkokuldaki hocalarım da beni Trabzonspor seçmelerine götürdü. Orada Salim Doğan Hocam beni seçmişti. Basamak basamak, üzerine koya koya bugünlere gelebildim.
Seninle beraber futbola süregelen birçok arkadaşın bugün futbolcu olamadı fakat sen bunu başardın. O arkadaşlarına nazaran neyi değişik yaptın da bugün buradasın?
Maddi açıdan durumumuz iyi değildi. Babam hep yurt haricinde çalışıyordu. İmkânlar birazcık zordu bizim için. Düzköy’de şehre 50 kilometre uzaktaydım. Oradan idmanlara gidip gelmek oldukca zordu. Annem istemiyordu aslına bakarsanız tek başıma gidip gelmemi… Bir yıl babam götürdü beni. Yurt dışına gitmedi benim için… Ablamlar okuyordu. Maddi sıkıntılarımızı çözebilmek için babam yurt dışına gitmek mecburiyetinde bırakıldı. Sonrasında üç numaralı ablam Semra beni 1.5 yıl idmana götürdü. Sonrasında babam, “Bakalım kendi başına gidebilecek mi?” dedi… Beni ön kapıdan otobüse bindirdi, arka kapıdan da kendisi binmiş. Bana da diyordu ki, “Sen git, ben sürücü abine söyledim, seni indirecek…” Meğerse benden sonrasında otobüse biniyormuş. Benim haberim yok. Düzköy’den biniyor, antrenman sahasına geldiğimde iniyordum. Babam da arkamdan geliyormuş. Birkaç kere bunu tekrarladıktan sonrasında bakmış ki, gidip gelebiliyorum, sonrasında da bıraktı beni. Artık kendi başıma gidip gelmeye başlamıştım. O zorluklar beni bu zamana kadar getirdi diyebilirim. Ailemin verdiği desteği hiçbir vakit unutamam.
Trabzonspor’un altyapısında futbola başladığını görüyoruz. Nasıl bir altyapı eğitimi aldın?
Trabzonspor’un altyapısına 2009’da girdim. İlk dönemlerde nasıl mahalle içinde top oynuyorsak, orada da öyleki başlamıştık. İkinci senemde hocalar bizlere top sürmeyi, top sektirmeyi, arkadaşına pas atmayı gösteriyordu. Salim Doğan Hocamın bu yönde bana katkısı oldukca büyüktür. Kendisiyle halen görüşürüm. Mahalle arasından çıkıp, altyapı eğitimine başladığımız noktadaydık. Her şeyi bizlere öğretmişlerdi. Şu anda da halen öğrenme sürecim devam ediyor. Trabzonspor’un altyapısından çıkardığı oyuncular belli. O dönemde Yusuf abiler vardı. Abdülkadir Yaşam benim ekip arkadaşımdır. Hepimize örnek olmuştur. Cafer Tosun bizlerden ilkin çıkmıştır. Bizi tetikleyen, A takımda oynayabileceğimizi düşünmemizi elde eden kişiler onlardır. Onları örnek alıp bu zamana kadar geldik Tanrı’a oldukca şükür…
Ustalaşmış sözleşmeye imza attıktan sonrasında 1461 Trabzon’a geçtin. 2018-2019 sezonunda 3. Lig’de 29, Türkiye Kupası’nda 3 maçta forma giydin. Oldukça istikrarlı bir görüntü sergiledin. O sürem senin adına nasıl geçti? 1461 Trabzon sana neler kattı?
U19’dan A takımda profesyonelliğe geçtiğim vakit bir takımda oynamamam gerekiyordu. Direkt A takımda oynayacağımı düşünmüyordum. Kendimi geliştirmek için başka bir takımda oynamam gerekiyordu. 1461’de bu şekilde bir imkân vardı. Hocalarımız, “Burada oyna. Yanı başımızda ol, seni gözlemleyelim. Dönem içinde seni yine Trabzonspor’a alma şansımız olur. Başka takıma gidersen dönüşün sorun olabilir” dediler. 1461 bana oldukca şey katmıştır. Hem buradaki futbol anlayışı hem savaşım anlamında hem de Trabzon’un ekibi olduğundan ayrı bir hırsla oynamıştık. 34 maç oynadım toplam. Doğrusu devamlı üzerine koya koya devam etmek istedim. Şu an buralara gelmişsem 1461 Trabzon’un katkısı oldukca büyüktür.
‘Benim için ilk deneyim Avrupa’da oynamak oldu’
Geçen sürem Trabzonspor’a geri döndün. İstikrarlı görüntünü sürdürdün diyebiliriz. Genç yaşına karşın UEFA Avrupa Ligi’nde 3, Türkiye Kupası’nda 6, Süper Lig’de de 7 maçta formanı terlettin. Geçen sezonu nasıl değerlendirirsin?
Doğup büyüdüğüm, hayalini kurduğum şehirde o formayı giyebilmek oldukca büyük bir şeydi benim için. Hepimiz ilkin kupada ya da ligde oynar, o tecrübeyle Avrupa maçına çıkar. Fakat benim için ilk deneyim Avrupa’da oynamak oldu… İlk kez Avrupa Ligi’nde oynadım. Krasnodar maçıydı… 3-1 kaybetmiştik. Kendi kaleme de gol atmıştım. Top bana çarpıp gol olmuştu. Doğrusu ilk maçımda bir an “Ne oluyor?” diye etrafıma baktım. Tribünler üstüme doğru geliyordu. Sonrasında aniden ekip dostlarım ve Ünal Karaman Hocam destek verdi. Ben de o anda her şeyi unuttum ve devam ettim maçıma. İyi de oynamıştım. Benim için o maç oldukca önemlidir. Trabzonspor’da ilk ustalaşmış maçım bu maçtır… Geçen sürem hem lig hem Ziraat Türkiye Kupası hem de UEFA Avrupa Ligi’nde toplam 16 maç oynadım. Asla hayalini kurmamış bir insan için oldukca mühim bir şey benzer biçimde gözükmeyebilir. Fakat biz hayalini kurduğumuz için oldukca önemliydi. Gurur vericiydi. Kendi şehrimizden çıktık, altyapıdan çıktık. Taraftarımızın önünde, sahada yandaş benzer biçimde savaşım ediyoruz. Ruhumuzda o sevgi var. Doğrusu nasıl anlatsam, dışarıdaki yandaş ile altyapıda oynayan oyuncu içinde hiçbir fark yok. Aynı sevgiyi paylaşıyoruz.
Bu sezona oldukca iyi başladın. Bu sezonki Serkan Asan’ı nasıl değerlendiriyorsun?
Geçen sürem forma şansı bulup oynadıktan sonrasında özgüvenim gitgide arttı. Hem ekip hem de oyuncular olarak iyi bir sürem geçirdiğimizi düşünüyorum. Ligde şampiyon olamasak da Ziraat Türkiye Kupası’nı kaldırmak bizim için oldukca iyiydi. Sezona başlarken hem yönetim hem teknik kurul benden beklentilerini ilettiler. Ben de onların bana belirttiği şeyleri sahaya yansıtıp, elimden geleni yapmış olup uzun seneler Trabzonspor’un sağ beki olmayı hedefliyorum. Onun için sürem başı kampında ne kadar üstüne koyabilirim diye oldukca çalıştım. Üç maçta ilk 11 oynadım. Sonraki maçta de oyuna girdim. Yavaş yavaş, üzerine koya koya inşallah uzun seneler Trabzonspor’a sağ bek olarak hizmet verebilirim.
Trabzon’da şehrin evladı olmak hem gurur verici hem de zorlukları var. Bu durum seni nasıl etkiliyor?
Ne kadar mutlu ederse de etsin zorluğu daha oldukca bence. Maç bitiyor diyelim. Kaybettiğimiz bir maç oluyor. Kaybedince taraftarlar o haftayı nasıl mutsuz geçiriyorsa, ikimiz de Trabzonspor’un altyapısından çıkan oyuncular olarak o denli mutsuz oluyoruz. Bizim için bu yönden oldukca zor. Kendi şehrinde, kendi takımında, altyapısında yetişip bu şekilde yenik olduğun maçlardan sonrasında birazcık motivasyon düşüklüğü oluyor. İster istemez üzülüyorsun. Kimi zaman diyorsun ki, “Keşke bu taraftarı üzmesek…” Fakat aynı şekilde o yandaş üzülüyorken, sen de üzülüyorsun. Bu sebeple yenik olmuşsun. Doğrusu bu yönden birazcık zor.
Pereira benzer biçimde mühim bir sağ bekle oynuyorsun. Nasıl bir ilişkiniz var? Ondan neler öğreniyorsun?
Pereira ile ilişkim oldukca iyi. Onun yaşı, tecrübesi, oynadığı takımlar benim için oldukca mühim. Ondan iki yıl içinde ne kadar oldukca şey öğrendiğimi anlatamam… Antrenmanlardan sonrasında benimle hususi çalışıyor. Orta çalışıyoruz. Maçlarda o değil de ben oynadığım vakit bana maçtan ilkin motivasyon konuşmaları yapıyor. Tercümanla aktarıyor. Maçtan sonrasında yaptığım hataları bana aktarıyor. Doğrularımı da söylüyor. “Şunları yapman lâzım, şunları yapmaman lâzım” diyor. Onunla abi-kardeş ilişkimiz var. Onun tecrübesinden ne kadar verim alabilirsem, benim için oldukca iyidir diye düşünüyorum. Bu yıl de onun arkasındayım. Onun sözleşme olarak son yılı… İnşallah gelecek sürem o formayı almayı ümit ediyorum. O da bunu bekliyor aslına bakarsanız… “Bu formayı sen giyeceksin” diyor… İnşallah bunu görürüz.
‘Orijinim sağ açık’
Bazen sağ önde de oynuyorsun. Senin tercihin hangisi? Kendini sağ bekte mi açıkta mı daha iyi ifade ediyorsun?
Trabzonspor altyapısında hep sağ açık oynadım. Orijinim sağ açık şu demek oluyor ki… 1461 Trabzon’a imza attıktan sonrasında sağ bek olarak kaldım. Sağ bekte kendimi daha rahat hissediyorum. Arkadan oyunu görüp hücuma katılıyorum. Defansif yönüm önceki dönemlere nazaran daha iyi fakat evvel sağ açık oynadığım için önde de etkinliğim var. Arkada defansif özelliğim, yırtıcı özelliğim, pes etmeme özelliğim olduğundan, oyunu görerek hücuma çıkıp, destek vermek benim için daha iyi.
Ekip arkadaşların içinde profesyonelliği ile seni en oldukca etkileyen hangisi?
Pereira… Yaşına karşın antrenmanlardaki, saha dışındaki özellikleriyle beni etkiliyor. Ekip kaptanımız aslına bakarsanız. Bizlere örnek olacak bir insan. İdmandan sonrasında fitnessa girip çalışmasıyla tam bir ustalaşmış… O bizim için oldukca güzel bir örnek…
Seyircisiz maçlar seni nasıl etkiliyor?
Mahallede oynarken bile seni dışarıdan iki-üç şahıs izliyor. Onun heyecanı ile oynuyorsun. Seyircisiz olduğu vakit tadı-tuzu olmuyor. Dünya ümit ederim bir an ilkin bu zor günleri atlatır. İnşallah bu salgından kurtuluruz. Taraftarımız bir an ilkin bizi destek sunar. Trabzonspor’un taraftarı başka bir taraftardır. Her şeyi sonuna kadar yaşar. Üzüntüsünü yerin altına, sevincini de zirveye kadar yaşar. Onların yanımızda bulunduğunu hissediyoruz fakat tribünde olunca bir başka. İnşallah onları tribünde görmek istiyoruz.
Futboldan kazandığım ilk parayla neler yaptın?
Mahalledeki küçüklere top almıştım. Düzköy’de top oynasınlar istedim. Top dağıtmıştım. Onlar da futbolu oldukca seviyor. Oradan geldiğim, zorlukları iyi bildiğim için orayı unutamıyorum. Aslına bakarsanız şu an Düzköy’de yaşıyorum. Tesiste kalmadığım vakit ailemle birlikteyim. Oraya gidip geldiğimde eski günleri yaşıyorum. Yürüyerek gidip geldiğim günleri asla unutmuyorum. Onların benim yaşadığım zorlukları yaşamaması için, bir nebze olsun destek olabilmek için küçüklere top almıştım.
‘Uzun seneler Trabzonspor’da oynamak isterim’
Hemen hemen oldukca genç bir oyuncusun. 2023 yılına kadar sözleşmen var. Trabzonspor’da kendine nasıl bir kariyer planlıyorsun?
Geçen seneye bakarsak 16 maç oynamışım. Bu sürem da ilk dört maçta forma giydim. İstikrarımı devam ettirerek, üzerine koya koya, deneyim kazana kazana uzun seneler Trabzonspor’da oynamak isterim. Şu an ilk kez Umut Millî Takımın ekibine çağrıldım. Burada oynayıp A Millî Ekip’a yükselmek isterim. Hedefim Trabzonspor’da oynadıktan sonrasında Millî Ekip forması giyebilmek…
Uzun solukta kendine bir kariyer planı yaptın mı?
Trabzonspor’da uzun seneler oynadıktan, beni eğiten, bugünlere getiren takımım için elimden geleni yaptıktan sonrasında tabiî ki ülkemi ve Trabzon’u temsil etmek için yurt dışına gitmek isterim. İngiltere ve İspanya Liglerini oldukca beğenerek izliyorum. Oyun olarak öteki liglerden daha önde duruyorlar. Örnek aldığım futbolcu ise Dani Alves. O yüzden İspanya’da, İngiltere’de oynamayı oldukca isterim. İnşallah o günleri görürüz.
‘Yusuf abinin önümüzde oldukca iyi bir örnek bulunduğunu düşünüyorum’
Yusuf Yazıcı’nın Fransa’ya transferi, seni nasıl etkiledi?
Yusuf abinin önümüzde oldukca iyi bir örnek bulunduğunu düşünüyorum. Altyapıdan yetişip, Trabzonspor’un kasasına o denli büyük bir miktar koyup, hem Trabzon’u hem de ülkeyi temsil etmesi bizim için oldukca iyi bir örnek. Onu gördükten sonrasında emek harcama azmimiz daha da arttı. Yusuf abi yapabiliyorsa demek ki ikimiz de yapabiliriz diye düşünüyoruz. Yusuf abi ile devamlı görüşüyoruz. Bizlere devamlı yardım ediyor. Oynadığımız maçlardan sonrasında bizi arıyor, kutlama ediyor. Yapmamız ihtiyaç duyulan şeyleri konu alıyor. Yanlış yaptığımız şeyler sonrasında, “Bu tarz şeyleri düzeltin. Devamlı maç izleyin” tavsiyelerini veriyor. İnşallah onun hedeflediği bölgelere ikimiz de ulaşırız.
Büyük takımlarda forma giyen genç oyuncularımız popülerliğin getirmiş olduğu rahatlama sonucu hüsran yaşama tehlikesi bekliyor. Oldukça mühim genç futbolcuların silinip gittiğine ülkece tanık olduk. Sen bu tehlikenin ne kadar farkındasın ve kendini korumak için ne benzer biçimde önlemler alıyorsun?
Oldukça farkındayım. Bu sebeple buraya gelirken oldukca güçlük çektim. Hele kışın idmana gidip gelirken neler yaşadım. Köyümüz Düzköy’e 5 kilometre mesafede. Kış sabahları dizime gelen karda o yolu yürümem gerekiyordu. Antrenmana bu şekilde gidiyordum. Bu zorlukları asla unutmam ve ailemin bana verdiği destek aklıma gelir. O yüzden hedeflerimden kolayca vazgeçmem. Ne kadar para kazanırsan kazan, o günleri unutamazsın. Unutursan aslına bakarsanız kazandığın paranın da yaptığın işin de hiçbir anlamı kalmaz. Bana büyük destek veren annemim ve babamın haklarını ödeyemem.
Bu zamana kadar Genç Millî Takımlara çağrılmamanı nasıl değerlendiriyorsun?
Sağ açık oynadığım dönemlerde gol katkım yoktu. Fakat bunu kafama takmamıştım. Yusuf abi de Umut Millî Takıma ilk kez gelmişti. Abdülkadir Parmak da ilk kez A Millî Takıma çağrılmıştı. Kendi kendime dedim ki, “Ben oynadıkça elbet bigün göreceklerdir.” İşte şu an buradayım. Doğrusu aklımda asla “Millî Ekip’a niçin çağrılmadım?” diye bir fikir olmadı. Devamlı üzerine koyarak devam ettim.
Umut Millî Ekip Teknik Direktörümüz Tolunay Kafkas, seni kariyerinde ilk kez ay-yıldızlı kampa çağırdı. Neler hissediyorsun? Burada nasıl bir ortam var?
Bir Türk oyuncusunun isteyeceği en güzel şeylerden bir tanesidir herhalde… Ben de kadroyu görünce oldukca heyecanlandım. Oldukça mutluluk verici bir şey. Ekip dostlarım beni yanına aldılar. Benimle devamlı konuşuyorlar. Hüseyin Türkmen, Ahmet Canbaz var. Buraya gelmeden onlarla devamlı konuştum. Onlar, “Buradaki içtenlik oldukca iyi. Yalnızlık çekmeyeceksin” dediler. Şu an oldukca güzel bir ortamdayız.
A Millî Ekip’la ilgili düşüncelerin neler?
A Millî Ekip şu an oldukca genç bir kadro ile devam ediyor. Ilk olarak Umut Millî Ekip’da ve Trabzonspor’da göstereceğim performansla üzerine kata kata devam edebilirsem inşallah A millî formayı giymeyi de oldukca isterim. Türkiye olarak başarılarımız belli. Küçükken o maçları izlerken büyük coşku duyardım. Şu an ekip dostum Abdülkadir Yaşam, A Millî Ekip kadrosunda. Aynı takımda senelerce top oynadık. O orada, ben buradayım. Abdülkadir yapabiliyorsa ben de yapabilirim. Buraya gelmişken çalışmaya devam etmek lâzım.
‘Evvelinde Dani Alves’i oldukca seviyordum’
Türkiye ve dünyada mevkiinde hangi adları beğeniyorsun?
Evvelinde Dani Alves’i oldukca seviyordum. Onun yırtıcı hususi durumunu oldukca beğeniyorum. Hırsımı ondan aldığımı düşünüyorum. Şu an Alexander Arnold var Liverpool’da… O da oldukca genç bir oyuncu. 1998 doğumlu. Onu izliyorum. İngiltere’deki futbol oldukca süratli. Oyun oldukca süratli dönüyor. Örnek aldığım futbolculardan birisi Dani Alves, diğeri de Arnold’dır.
Özeleştiri yaptığın vakit kendinde gördüğün eksikler neler? Kendini geliştirmek için fazladan neler yapıyorsun?
Fazla kitap okuyamıyorum. Okuduğum vakit da sporla alâkalı biyografiler okuyorum. Boyum kısa olduğundan önceki yıllarda eziliyordum. Bunu üst kuvvet emek vererek, çabukluk kazanarak yenmeyi planlamıştım. Fazladan antrenmanlar yapmış olup noksan olduğum bölgeleri kapatmaya çalışıyorum. Yan toplarda ve arkama atılan toplarda boyum kısa olduğundan noksan kalacağımı düşünerek devamlı idmandan sonrasında kafa vuruşu yaparak çalışıyorum. Şu an sıçrama yeteneğimi birazcık daha geliştirdim. İnşallah bu şekilde devam eder. Kimi zaman senden uzun boylu bir sol açık olduğu vakit kafa olarak kendini hazırlıyorsun aslına bakarsanız. Kafa topuna çıkmadan ilkin hafifçe alttan müdahalelerle faul yapmadan rakibin dengesini bozmaya çalışıyorum. Ya da onun sektirdiği toplara hızla müdahale edip almam gerekiyor. Bu tarz şeyleri düşünüyorum maçtan ilkin. Aklımda hep bunlar oluyor. Kafa topuna çıkmayayım, sektirdiği topu alayım düşüncesi ağır basıyor. Bu Gökhan Gönül’de de Dani Alves’te bu şekilde…
Trabzon’da nasıl bir yaşamın var? Boş zamanlarında neler yaparsın? Hobilerin, fobilerin neler?
Futbolun dışındaki zamanlarda ailemle zaman geçirmeyi oldukca severim. Yaylaya çıkarız. Bizim oralar oldukca güzeldir. Dostlarımla birlikte derenin kenarında, serinde oturmak terapi oluyor. İnşallah ilerleyen yıllarda yaylaya bir ev yapmayı düşünüyorum. Orada kafamı dinlemek isterim. Aslına bakarsanız devamlı şehrin içindeyiz. Kafa dinlemek için yaylalar oldukca sessiz, sakin bölgeler. Play-Station oynamayı, masa tenisini seviyorum. Fobilerime erişince, küçükken beni köpek kovalamıştı. Oldukça korkmam fakat bir tedirginlik var içimde. Köpek gördüğümde yavaştan geçer giderim.
Bizim unuttuğumuz, senin eklemek istediğin bir şey var mı?
Seneler ilkin Show TV’ye bir röportaj vermiştim. Orada yaptığımız röportajı seneler sonrasında Antalyaspor maçında ilk 11’de oynadığım vakit yayınlamışlardı. Orada yaşadığım zor günleri anlatıyordum. Trabzonspor’da ilk 11’de oynamak benim için bu yüzden oldukca gurur verici. Annemi, babamı görüntülü aradım. Ben telefonu açtığım vakit hepimiz gözyaşlarına boğulmuştu. Oldukça şükür bu günlere geldik. Fakat daha yolun başındayız. O günleri unutmamak için oldukca çalışmak lâzım. Hiçbir vakit “Oldum” dememek lâzım. Asla pas etmem, üstüne giderim.