Altay Bayındır: Son ana kadar mücadelemizi vereceğiz

Spor Toto Süper Lig’in 11. haftasında Fenerbahçe ‘nin İttifak Tüm ortaklık Konyaspor ile oynadığı maçın 69. dakikasında sakatlanarak oyundan çıkan, arkasından tedavi süreci başlamış olan ve geçtiğimiz günlerde başladığı saha çalışmalarıyla beraber bireysel çalışmalarını sürdüren Altay Bayındır, Fenerbahçe Televizyonu’nda gösterilen ‘Günün Röportajı’ programına konuk oldu.

Sakatlık süreci hakkında detaylı şekilde bilgiler veren başarıya ulaşmış file bekçisi, son dönemde alınan saha sonuçlarına da değindi.

İşte Altay Bayındır’ın açıklamaları:

“Her futbolcu için zor bir durum. Sakatlığı yaşadığım anda oldukca duygusaldım, içten gelen bir duygusallık yaşadım. Orada hissettiğim şey acı bir yana bir tek şuydu; Ne kadar sürecek? Haftaya oynayamayacak mıyım? Oynayacak mıyım? Zira doktorumuz yanıma ilk ulaştığında omuzumu elledi ve devam edebileceğimi söylemişti fakat sonrasında üst tarafta kemik çıkıntısı olunca ki ona da sonradan tepki verdim. Oyundan çıkmamı gerektirecek kadar bir sakatlık olduğundan ciddi bir sakatlıktı fakat şu an artık sonuna gelmiş vaziyetteyim. Saha çalışmalarına da başladım. Her futbolcu için olduğu benzer biçimde benim için de oldukca zor bir süreçti. Fakat futbolun içinde bu şekilde şeyler var, her sakatlığın daha büyüğü, daha ciddisi de olabiliyor. O yüzden mühim olan mental olarak kendini sakatlansan da hazır bir halde tedavi sürecini derhal geçiriyor olmandır. Ben, sakatlandıktan sonrasında açıkçası internetten bile araştırıyordum ki doktorlarımız ellerinden geleni yapıyordu. Onun haricinde kendim bile internetten araştırıp kemiğe iyi gelen şeyleri bulmaya çalışıyordum. Bir de benim şansım kalbe yakın olduğundan kan dolaşımıyla ilgili iyileşme sürecim daha süratli oldu. Ben de bu süreçte kendime oldukca dikkat ettim. Hatta 4-5 ay dendi fakat ben 2 ay sonrasında saha çalışmalarına başladım ve oldukca kısa bir dönemde dönebildim. Keza el sakatlığı yaşadığımda da o şekilde. Şu anda kendimi daha iyi, daha kuvvetli, daha hazır hissediyorum. İnşallah tekrar bu şekilde bir hastalık, sakatlık yaşamayız. Fakat bu sakatlıkların da en güzel yanı insanoğlunun hem mental olarak hem hayata olan görüş açısı olarak daha sıhhatli bir pencereden bakmasını sağlayabiliyor.”

‘Biz bir takımız’

“Biz, bir takımız! Burada ailelerimizden daha oldukca birbirimizi görüyoruz. Her gün tesisteyiz, antrenmanımız oluyor. Onun haricinde beraber zaman geçiriyoruz. Keza kamplarda beraberiz. Biz, bir takımız ve ekip olmak da bunu gerektirir. Kim sakatlanırsa, kim yere düşerse onu elinden tutup kaldırmak gerekir. Sağ olsun, ekip olarak da hepimiz birbirine bağlı. İçeride herhangi bir sıkıntımız yok. Kimin başına ne gelirse gelsin çoğumuz elimizi uzatıp kaldırmak için hazırız. Ekip arkadaşlarıma da teşekkür ederim, hepsi moral olarak destek oldu, destek oldu. Ben de tam konsantre bir halde tedaviyi sürdürdüm. Şu anda da oldukca güzel bir noktaya geldiğimizi söyleyebilirim; oldukca oldukca azca kaldı!”

‘Elimden geldiğince arkadaşlarımın yanında olmaya çalıştım’

“Elimden geldiğince ben de arkadaşlarımın yanlarında olmaya çalıştım. Ne olursa olsun burada sakatlanan oyuncunun dışarıda kalma durumu söz mevzusu değil zira biz, bir takımız! Ne yaşarsak hep birlikte yaşayacağız. Problemli, sıkıntılı bir durum da olsa bunun içinden birlik ve beraberlikle çıkabiliriz ve bunu bu şekilde aşabiliriz, onun haricinde bireysel anlamda değil. Ekip olmak esasen birlikteliği gerektirir. Berke de çıktı oynadı ve Fenerbahçemiz için iyi bir performansını sergiledi, savaşım etti. Kim oynarsa oynasın esasen yapacağı şey de buydu. Elinden gelen en iyi,en zirve noktada savaşım etmek. Ikimiz de destek olmaya çalıştık. Daha doğrusu çoğumuz birbirimize destek olmaya çalıştık. İnşallah güzel bir süreç olur. Şimdi geride bıraktığımız süreci bir kenara koyup bundan sonrası için sıhhatli ve ümitli, ayağı yere daha sağlam basacak şekilde ilerleriz. Buna ihtiyacımız var.”

Taraftarlara bildiri

“Son haftalarda aldığımız puan kayıpları topluluk adına hakikaten üzücü. Biz içeride, futbol oynayan, işin içindeki insanlarız ve ikimiz de oldukca üzülüyoruz. Oynayan ya da oynamayan bunun hiçbir önemi yok. Ben, sakatlığım süresince her maçta vardım, her yere gittim. Zira biz hep beraberiz, burada ayrı gayrı yok. Kim ne yaşıyorsa beraber yaşıyoruz. Dolayısıyla bu gidişattan da kurtaracak olan kişiler futbolular. Doğal ki taraftarlarımız uzun soluklu bir bekleyişin arkasından bu seneye oldukca büyük umutların olduğu bir bakış açısıyla bakıyorlar. Ne olursa olsun söylediğim benzer biçimde buradan da biz ‘Fenerbahçe’ olarak çıkabiliriz. Geçmişe baktığımız vakit Fenerbahçe; oldukca daha ağır, oldukca daha sıkıntılı süreçlerden de geçti. Ben daha önceki röportajlarımda da söyledim; Trabzon maçından sonrasında sağ olsunlar bizlere oldukca büyük destek verdiler. Benim tüylerim diken diken oldu, ben bunu kalben hissettim. Şu anki süreçte üzülen insanoğlu var, kırılan ve yıpranan oldukca insan var fakat emin olun biz, daha çok yıpranan pozisyondayız. Biz, eve gittiğimizde ya da sabah kalktığımızda doğal ki de bu bizim işimiz. Ustalaşmış boyutta bunu yapmak zorundayız esasen fakat ruhsal anlamda da konseptimizi buraya odaklamış vaziyette süreci geçiyoruz.”

“Ligin ikinci devresi var. Doğal ki de şu anda sıhhatli bir süreçten geçmiyoruz, sıhhatli bir yerde de değiliz fakat bu sıhhatli sürece girip, sıhhatli bir noktaya gelmeyeceğimiz anlamına da gelmiyor. Fakat bunu da nasıl yapabiliriz? Şu anki sıkıntılı durumda hep birlikte buradayız, bu durumdan çıkacak olan da bizleriz. Bizim saha içinde bundan sonraki süreçte şu ana kadar verdiğimiz mücadelenin oldukca daha fazlasını vermemiz icap ettiğinin bilincinde olarak oynamamız gerekiyor. Bu yıl için artık geçmişin getirmiş olduğu bir sabırsızlık var evet, fakat sabırsız bir halde de bir şeyleri atlatmamız, bir şeyleri başarmamız mümkün değil. Son maçlarda aldığımız puanlar için ben kendi adıma da takımımız adına da özür arzuluyorum. Burada görevli olan futbolcular. Sahaya çıkmış olduğu vakit alıştırmacı de hoca da kısaca her şey futbolcu oluyor ve hepimiz futbolcuları izliyor. Burada oynayanlar bizleriz. Bizlerin de taraftarlarımızdan beklentisi, destek olmaları. Zira yarın maçta sahaya çıktığımız vakit taraftarların sıhhatli bir halde konuşmaları bizi morallendirecek. Söylediğim benzer biçimde ligin ikinci devresi var ve matematiksel anlamda hala şansımız varken, bir şeyleri iyiye çekmek yerine daha oldukca kötüye itmenin asla hiç kimseye faydası olmayacağı benzer biçimde keza fena sonuca giden daha büyük kaoslara, daha büyük problemlere yol açacak bir durum söz mevzusu olacak. Ben kalben, fikren Fenerbahçeli olarak bunu biliyorum ve inanıyorum. İnsanların ne düşündüğü, ne kadar oldukca vakit beklediği, canıgönülden bu camiaya bağlılık hissiyle günlerini geçiren insanların neler yaşadığını doğal onlar daha iyi biliyor fakat tahmin etmeye, düşünmeye, empati hayata geçirmeye çalışıyorum. Ben, her maça çıktığımda da bu düşünceyle çıkan, oynamaya çalışan, o ruhu sahaya yansıtmaya çalışan bir insanım. Biz, bunu birlikte aşacağız. Bir tek ne olursa olsun destek olalım. Sonunda saha neticelerini konuşuruz –iyi yada fena, olması gerekenler, hatalar vs.- fakat şu anda yapabileceğimiz tek şey destek olmak. Mevcut durumda zira herhangi bir şeyi değiştirebilmek için fena konuşmak, fena kelam etmek o şeyi -yani saha içindeki oyunculardan bahsediyorum- değiştireceği anlamına gelmez. Şu an bu futbolcularla beraberiz, şu an takımımız bu şekilde ve bu takımla beraber çıkabileceğimiz, yapabileceğimiz en üst zirveye çıkmanın mücadelesi içinde olacağız. Fakat hep beraber, birlikte bir halde olacak. Bunun haricinde beraberliği sağlayamazsak -futbolcularla taraftarımızın ilişkisinden bahsediyorum- onlar bizlere haiz çıkmalı, bizim de daha çok terleyip, daha çok savaşım edip…”

“En başta insanoğlunun nerede bulunduğunu bilmesi gerekiyor. Kimi zaman anlık şeylere kapılıp nerede bulunduğunu unutmaması gerekiyor. Burası oldukca büyük bir topluluk! Burası Fenerbahçe! Burada da şu an olan insanoğlu, bu insanoğlu. Birlik ve beraberlik içinde, sahadaki futbolcular sahaya konsantre olarak, taraftarlarımız da destek olarak son ana kadar mücadeleyi vereceğiz. Ben daha ilkin de röportajlarımda söyledim; ne olursa olsun biz sonuna kadar savaşım vereceğiz. Bu futbol oyunu. Gerçek anlamda taraftarlarımız da saha içindeki mücadeleyi, iyi niyeti, isteği, azmi, hırsı gördükleri vakit esasen değişik bir görüş açısı oluyor. Bunu taraftarlarımız bir çok kez yapmış oldu. Biz, Trabzon’da maç kaybettik bir sürü taraftarımız sağ olun destek olmaya geldi. Yarın da biz maça çıktığımızda birlikte olalım. Yarın alacağımız üç puan bizi ciddi anlamda yukarı çekecek ve ondan sonrasında alacağımız puanlar da yukarıya tutunup gitmemizi sağlayacak. Doğrusu, evet ben sakatlığımdan dolayı bir süre uzak kaldım, sahada olmadım fakat benim kalbim de aklım da her maç sahada. Ben sakatlığımın ilk döneminde bisiklet çevirirken bile sahada futbolcular antrenman yaparken ben kafa olarak hep oradaymışım benzer biçimde, orada antrenman yapıyormuşum benzer biçimde düşündüm. O süreç kim bilir iyileşmemi hızlandırdı. Bir futbolcu için bunlar oldukca mühim. Biz, sahada elimizden gelenin fazlasını, daha fazlasını, mücadelemizin daha fazlasını vererek taraftarımızdan ne olursa olsun bilgili bir halde desteğini sürdürmelerini istiyoruz. Bundan sonraki süreci sıhhatli bir halde götürelim ki bir şeyleri başarma şansımız varken, o başarıyı hep beraber yakalayalım, başka türlü yapamayız! İnşallah söylediğim benzer biçimde olur. Ben, oldukca empati yapabilen bir insanım. Kendimi daima her insanın yerine koymaya çalışırım. Şu anki duruma oldukca üzülüyorum. İnşallah bu maç bizim için güzel bir maç olur. Ben de en kısa dönemde, esasen bitti sayılır, oldukca azca bir süre kaldı takımla birlikte çalışmama. Son bir kontrolüm var, sonrasında yavaş yavaş başlayacağım. Ben de takıma katıldıktan sonrasında hep birlikte güçlerimizi birleştirerek sıhhatli bir halde ve yeniden üzerine basa basa söylüyorum ‘beraber’ yolumuza devam edeceğiz, sonuna kadar.”

“Daha önümüzde birçok maç var. Hemen hemen ligin ilk yarısını bitiriyoruz ve bu Süper Lig’i bilen insanoğlu, ikinci devrenin son kısmında bir şeylerin net olarak şekilleneceğini bilirler. Ben konuşmayı oldukca seven bir insan da değilim. Mühim olan yapmak. Ikimiz de konuşmaktan oldukca hayata geçirmeye odaklı bir halde bundan sonraki süreci götüreceğiz. Bir şeyleri başarmak için sahada bir şey göstermek lazım, savaşım etmek lazım. Bir futbolcu için bir tek şunu söylemek isterim; futbolcular da insan. Saha içinde duyuyorsun; tezahüratları da duyuyorsun, pozitif yönde yada negatif bir şeyi de duyuyorsun. Fakat bir futbolcuya saha içinde hatalı bir pas verdiğinde, bir hata yaptığında o alkış, o futbolcu için oldukca büyük ve oldukca kıymetli bir şey. Futbolcunun o an her şeyi unutup o temenniler için oldukca daha çok savaşım vermesi icap ettiğini farkına vardıracak bir konum. Bu futbolcuların psikolojisi için de mühim bir şey, bireysel anlamda konuşuyorum. Sadece tam tersi olduğu vakit bazı oyuncular düşebiliyor. Bu sefer performans gösteremiyor fakat o bizim oyuncumuz. Ona fena bir şey söylediğin vakit yarın gene ona ihtiyacımız olacak, yarın gene sahada olacak. Bir şeyler bittikten sonrasında değerlendirmeler herkesçe yapılır fakat şu andaki oyuncu grubuna destek olmak lazım. Bir insana destek verdiğin vakit bir noktadan sonrasında kendi hatalarını görüp, ‘insanoğlu bana bu kadar destek verirken ben ne yapıyorum ya’ der. Ya mevcut seviyesince daha çok çalışacak, daha çok üzerine koyacak ya da kalben, ruhen mücadelesini artırarak verecek. Bu bir futbolcu için de hissiyatı için de saha içindeki mücadelesi için de oldukca mühim.”

‘Ben daima takımımızın yanındayım’

“Ben her maçımızda takımımızın yanındayım. Soyunma odasında da beraberiz. Söylediğim benzer biçimde biz bir takımız! Burada sakat oyuncu, oynayan/oynamayan oyuncu yok. Gönül ister hepimiz oynasın, hepimiz savaşım versin fakat sonuçta sahaya 11 şahıs çıkabiliyor. Biz, mücadelemizi vereceğiz. İnşallah konuşanlardan ziyade bazı şeyleri başaran, meydana getiren insanlardan oluruz. Elimizden gelen mücadeleyi sonuna kadar vereceğiz. Bu sürede takımdan ayrı kalmak benim için oldukca üzücü oldu fakat mutlu edici, sevindirici yanı sıhhatli bir halde süreci ilerletip, götürüp kısa bir dönemde ki uzun bir süre konuşuldu. Ben de hastaneye gider gitmez doktora ‘ne kadar?’ sorusunu sormuş oldum. ‘Ne var?’dan ziyade ‘ne kadar sürecek?’ sorusunu sormuş oldum hep. Oradaki üzüntüm, ağlamaklı halim de bir tek acı bir kenara ki acıyı esasen hissetmiyorsun, ‘ne kadar sürecek?’ vakasıydı. Tamamen bu, başka hiçbir şey değil. İnşallah sıhhatli bir süreç geçer. Konuşulacak oldukca fazla şey var fakat yapılması ihtiyaç duyulan şeyler de var. Sonrasında konuşuruz, sonrasında ne gerekiyorsa konuşulur fakat şimdi yapılması ihtiyaç duyulan şeyler belli. ‘Bu işin içinden sıhhatli bir halde nasıl çıkabiliriz?’, içeride bunu tartışacağız. Zira bu kadarız, taraftarlarımız da bizlere destek verdiği sürece. Biz büyük bir aileyiz, büyük bir camiayız. Bugünler geçici, iyi ya da fena günler geçici. Geçmiş dönemlerimizde de oldukca güzel günler yaşadı bu kulüp. Biz çocukluğumuzda burayı gururla, mutlulukla seyrediyorduk. Sıkıntılı bir süreç oldu, sıkıntılı bir süreçten de geçti. Fakat burada büyük olan arma. İnsanlar da, hepimiz de bunun bilincinde. Burada çalışan hepimiz armanın mücadelesini veriyor. Uykusuz kalan hepimiz bu armanın ne kadar daha iyi olabilmesini düşündüğü için uykusuz kalıyor. Sıhhatli, akıllı bir halde, olumsuzluklar daima olacak, negatif şeyler daima gelecek fakat olumsuzluklara karşın sahada çıkıp sonuna kadar mücadelemizi vereceğiz, formayı terleteceğiz. İnşallah yarınki maçta da güzel bir yengi alırız. Bizim için oldukca mühim. Fakat ne olursa olsun sonuna kadar daha ilkin de söylediğim benzer biçimde devam edeceğiz! Daha çok hırslanarak, daha oldukca üzerine koyarak devam edeceğiz.”