Fatih Terim: Umarım finalde de İtalya – Türkiye maçı olur

İtalya’da unutulmaz Fiorentina ve Milan maceralarıyla oldukça kıymetli bir isim konumundaki Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, EURO 2020’nin açılış maçında İtalya ve Türkiye’nin karşı karşıya gelecek olmasından dolayı İtalyan basınının da merkezindeydi. İtalya’da birçok gazete, Fatih Terim ile hususi röportajlar gerçekleştirmiş oldu. İşte Fatih Terim’in İtalya’nın en mühim gazetelerinden Corriere della Sera’ya verdiği röportaj…

İtalya – Türkiye maçı hususi bir maç şu sebeple Avrupa Şampiyonası 1 yıl sonrasında bu maçla başlıyor. İtalya deneyimi olan biri, bir teknik direktör olarak içinizden neler geçiyor?

Hususi bir şehirde, oldukça hususi bir maç… Tarihe baktığımızda Stadio Olimpico’da oldukça sayıda unutulmaz maç oynandığını görüyoruz. Madison Square Garden’a futbol dünyasında karşılık gelebilecek mühim futbol arenalarından biri. İtalya için de anlamlı; şu sebeple 1968 yılındaki ilk Euro şampiyonluklarını da Stadio Olimpico’daki finalde kazandıklarını biliyorum. Turnuva, takvimdeki en coşku verici maçlardan biriyle açılacak diye düşünüyorum. İtalya hem grubun favorisi hem de 11 Temmuz’u görebilecek takımlardan biri sadece Türkiye de oldukça iyi durumda ve bir tek İtalya’ya değil turnuvadaki her takıma problem çıkarabilir. Ek olarak turnuvanın açılış maçı olması dolayısıyla, kim bilir tüm organizasyon süresince en fazla izlenecek maçlardan biri olacak. Ben oyun kalitesi olarak iki takımın da izleyenleri doyum edeceğine inanıyorum.

İtalya benim ve akrabalarım için oldukça hususi bir ülke, bizim ikinci evimiz.

Hâlâ oradaki insanların sevgilerini oldukça derinden hissediyorum. Her gün mesajlar alıyorum, aradan 20 yıldan fazla bir süre geçmesine karşın aramızdaki bu derin bağ asla kopmadı. Bilhassa Firenze halkının bana olan ilgisi beni hususi hissettiriyor. Firenze’deki Türklerin gittikleri restoranlarda hesap ödemediklerini duyuyorum (gülerek), doğal ki Firenze halkı ile olan ilişkimiz oldukça değişik bir seviyede sadece İtalya’nın tamamındaki ilgi için her insana minnettarım.

Avrupa Şampiyonası’nda Türkiye’den beklentileriniz neler, bu grupta güveniyor musunuz?

Yalnız bu grup özelinde değil, turnuvanın tamamı için takımımıza güveniyorum. Eleme aşamasındaki grup maçlarında Fransa’ya iki maçta da yenilmeyen, bu sürem başlangıcında da Hollanda’yı kolaylıkla yenen bir ulusal takımımız var. Ek olarak oyuncular, Türkiye’de uygulanan yeni kaide yardımıyla artık daha rahat ve yürekli şekilde yurt dışına gidip, orada kabiliyetlerini ve kendilerini kontrol etme fırsatı buldular. Artık her büyük Avrupa liginde Türk oyunculara kolaylıkla rastlayabiliyorsunuz. Takımlarının başarılarına direkt tesir eden, oldukça yetenekli oyuncularımız var. En üst seviyede rekabet etmekten çekinmedikleri şeklinde kendilerini de bu rekabetin bir parçası olarak görüyorlar. Türkiye’nin büyük şansı olduğuna inanıyorum.

Türk futbolunun Avrupa’da birazcık hafife alındığını (geçmişte de) düşünüyor musunuz?

Aslen bu durumu yalnızca bugünden okumamak gerekiyor, Türkiye tarih süresince bunun mücadelesini verdi. Ben 1993 senesinde A Ulusal Ekip teknik direktörü olduğumda, kazandığımız neredeyse her maçtan sonrasında aynı başlıklar olurdu Türk medyasında: “X yıl sonrasında ilk yengi!” Kimi yenersek yenelim, o takıma karşı uzun bir süre sonrasında kazanmış oluyorduk. Türkiye’nin almış olduğu her yengi, sokaklarda tüm gece kutlanıyordu. Dostlarımla birlikte 1990’lı yılların başlangıcında, tüm Türkiye’yi dolaşıp yüzlerce futbolcuyu ülke futboluna kazandırdık. O oyuncular da Türkiye’ye uzun seneler hizmet etti. Kulüp düzeyinde Avrupa şampiyonluğu yaşandı. Ulusal ekip, Avrupa şampiyonalarının malum katılımcılarından oldu. Daha ilkin bir ihtimal öyleydi; fakat Türk futbolu ve Türk insanı, oldukça emek harcayarak ve inanarak kendisini dünyaya kabul ettirdi.

Türkiye’nin en büyük kalitesi savaşım etme, savaşma kabiliyeti mi?

Ben futbolu seven her insanın bu tip turnuvalarda Türkiye’yi görmeyi istediğini sanıyorum; şu sebeple geçtiğimiz örneklere bakıldığında, Türkiye’nin her organizasyona renk kattığını görebilirsiniz. En büyük özelliği, mücadelesi mi? Olabilir. Fakat bir tek bu değil. Bilhassa Euro 2008’deki geri dönüşlerden dolayı bu şekilde bir izlenim kalmış olabilir insanların zihninde. Sadece Türkiye’nin o turnuvadaki en iyi performansını da yarı finalde kaybetmiş olduğu Almanya maçında gösterdiğini unutmayalım. Türkiye, son ana kadar mücadeleyi bırakmayan fakat yetenekli oyuncularıyla da kaliteli futbol oynayarak fark yaratabilecek bir ekip.

Burak Yılmaz, Lille ile beraber büyük bir sürem yaşıyor. Bu sizin için bir sürpriz mi? Mancini için en tehlikeli isim o mu?

Burak’ın Lille’de başardıkları benim için sürpriz değil, Fransa’da yaptıklarından dolayı oldukça mutluyum. Lille şeklinde daha oldukça genç oyunculardan kurulu bir takıma giderek hem kendini en üst seviyede bir kez daha kanıtladı hem de ekip lideri olmayı başardı. Takımdaki öteki Türk oyuncular Parlak zeka Çelik ve Yusuf Yazıcı ile beraber Fransa’da şampiyon oldu. Burak, ülke futbol tarihinin en iyi golcülerinden biri fakat sevgili dostum Roberto’nun kaygı etmesi ihtiyaç duyulan tek oyuncu o değil…

Merih Demiral’ın daha çok oynamak adına ekip değiştirmesi gerekiyor mu?

Merih, tüm Türk gençlerine örnek olabilecek bir oyuncu. Önündeki engellerle ilgilenmeden, oldukça kısa sürede futbol dünyasının zirvesine çıkmayı başardı. Bir ihtimal Sassuolo’dan sonrasında daha mütevazı bir tercih yapabilir yada İtalya dışına da gidebilirdi fakat Avrupa’nın en iyi müdafa takımlarından birine giderek bir meydan okumanın içine girdi. Juventus, son sezondaki başarısızlığından bağımsız olarak, son 10 yılda haiz olduğu müdafa anlayışı ve oyuncularıyla bu alanda Avrupa’nın en iyilerinden biri. Buna karşın Merih’in ben kendisini Juventus’ta kanıtladığını düşünüyorum. Sezgileri oldukça iyi, uzun boyuna rağmen hızı ve kararlılığı üst düzeyde. Doksanlı yıllardaki müdafa oyuncularının sertliği ve yeni dönemdekilerin oyun görüşünün karışımı şeklinde. Bundan sonrasında vereceği karar da tamamen kendisine ilişkin olacaktır, sadece Juventus’ta kalacaksa da formayı kazanacağına inanıyorum. 

Sizce Hakan Çalhanoğlu futbolunu daha da geliştirebilir mi?

Hakan’ın kabiliyetlerine oldukça inanıyorum. A Ulusal Ekip’da ilk forma giydiğinde teknik direktörü bendim, 19 yaşındaydı. Ona hep güvendim, yaptıkları ve yapacakları da benim için sürpriz değil. Milan’da daha ilkin Gianni Rivera’nın, Ruud Gullit’in, Clarence Seedorf’un, Manuel Rui Costa’nın giydirilmiş olduğu forma şu an onda. Milan’ın 10 numarası olmak, bir tek belli oyuncuların başarabileceği bir şey. Sezonu da oldukça iyi geçirdiğine inanıyorum, bu sürem repertuvarını daha da genişletti. Oyun içinde daha çok var, Türkiye adına turnuvanın en iyilerinden olacak. Galatasaray taraftarı olması da onun için başka bir artı (gülüyor).

İtalya’da antrenörlüğünü yapmak, çalıştırmak istediğiniz bir oyuncu var mı?

Babasıyla birlikte çalışmıştım (gülüyor). İtalya’nın genç ekibine ilgiyle takip ediyorum. Federico, Raspadori, Barella, Locatelli, Bastoni ve hatta bu kadroda olamayan Zaniolo ve Tonali şeklinde 23-24 yaş ve altındaki oyuncuları beğeniyorum. Donnaruma, Florenzi, Verratti, Jorginho, Belotti, Insigne, Immobile şeklinde büyük kalitelerin de fark yarattığını biliyorum. Fakat Giorgio Chiellini ve Leonardo Bonucci şeklinde uzun süredir aynı performansı, büyük bir disiplin ve profesyonellik ile birlikte sürdüren büyük şampiyonlara oldukça ayrı saygı duyuyorum. Onlar, her teknik insanın beraber çalışmak isteyeceği iki büyük efsaneleşmiş.

Enrico Chiesa’ya antrenörlük yapmıştınız. Oğlu Federico hakkında neler düşünüyorsunuz?

Enrico çalıştığım en iyi oyunculardan biriydi. Gabriel Batistuta’nın Firenze’den ayrılmış olduğu sürem takımın bir numaralı forveti olarak o görevin üstesinden gelmeyi başarmıştı. Federico, Juventus’ta bu sürem oldukça iyi bir performans sergiledi.

Ben Enrico’yu yeğlerim fakat Federico da büyük bir potansiyel ve önünde uzun bir kariyer var. Ümit ederim babasını geçer, bu da onun oldukça iyi bir oyuncu olduğu anlamına gelir.

Türkiye EURO 2020’nin sürprizi olabilir mi?

Türkiye’nin turnuvada kazanacağı hiçbir başarının sürpriz olamayacağını düşünüyorum. Euro 2020’nin finalini Türkiye oynarsa, bu benim için sürpriz olmayacak.

İtalya turnuvada eski seviyesini bulup şampiyonluk için savaşabilir mi yoksa Fransa, Belçika ve İngiltere hâlâ mı üstünler?

Kesinlikle. Fransa, Belçika ve İngiltere’nin oldukça derin kadro seçenekleri var, Almanya, İspanya daima organik favori. Fakat umuyorum ki turnuvanın açılış ve kapanış maçlarında aynı iki ekip olur. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz