Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, Sivasspor beraberliği sonrası gene ses getirecek açıklamalarda bulunmuş oldu. “Yarım pozisyondan 2 gol yedik. Biri Linnes’in hatası, öteki taç sonrası pozisyon” diyen tecrübeli hoca, 59. dakikada Ziya Erdal’ın Onyekuru’ya gelen tekmesiyle ilgili sert konuştu. İşte Terim’in öne çıkan sözleri:
‘Hiçbir şeyden vazgeçmedik’
“Ilkin Fernandes’in ayağına basıldı, ses yok. O pozisyonun devamda Henry’ye meydana getirilen hareket net. Oyuncu topa vuruyor fakat ayağını kaçırmıyor. Futbol oynayan hepimiz bilir. Sahada Ali Şansalan, VAR’da Ali Palabıyık. İki Ali bir kırmızı edemedi. Buna kırmızı kart demeyen bir Tanrı’ın kulu var mıdır acaba? Uzatmalarla beraber 38 dakika vardı o an ve 11’e 10 olacaktık. Bizlere o şekilde bir oyun düzeni çiziyorlar ki biz asla top oynamadık, ekip yönetmedik… Her şeye bir kulp. Bugünkü de topu vurmuş ilkin! Topa vurunca her şey özgür demek ki… Yapmayın Tanrı aşkına ya! Bizde Diagne, Emre, Mostafa nasıl atıldı! Biz fazlaca 10 şahıs kaldık. Her hafta Galatasaray’la ilgili bir vukuatınız var ya! Buna karşın fazlaca net pozisyonlara girdik. Atamadık. Girmeyince girmiyor. Ligin sonuna kadar fazlaca var. Hiçbir şeyden vazgeçmiş değiliz. Hepimiz kaybedecek. Yeter ki biz kazanalım”
‘Zemin beter olmuş!’
“Sahaya karşın oyunu domine eden anlayışla devam etmeye çalışıyoruz. Hakikaten fena sahamız. O şekilde yeşil olduğuna bakmayın televizyondan. Tüm oyuncular da şikayetçi. Olimpiyat mantıklıydı fakat bugün de Karagümrük oynadı işte orada. Nasıl olacak? Bu sahada devam edeceğiz. Son oynadığımız maçtan daha beter olmuş malesef. Başka şehirde oynayacak halimiz yok. Bizim iç sahada en büyük dezavantajımız artık kendi sahamız”
‘Rahat maç yönetemiyorlar’
‘VAR sistemi, hataların görülmesi açısından hepimizin tercihiydi. VAR’a karşın sıkıntılar var sadece yabancı VAR hakemine katılmıyorum. Ben yalnız VAR hakemlerinin etken yargıcı olmamasından yanayım. Maç yönetmesin kısaca. Oyunu TV’den seyretmek başka bir şey, 3 gün sonrasında maçta olmak başka bir şey. Kulüpler Birliği’nin deklarasyonunu da gördüm. Kolay bir ülkede yaşamıyoruz. Her insanın maç öncesi maç sonrası beyanları, linç etmeler bilmiyorum ne! O şekilde bir ülkedeyiz. Bir kez herhangi bir hakemin maçı rahat yönetmesini engelliyor.”
‘Etki altında bırakıyoruz’
“Ben iğneyi kendime de batırıyorum. Her hafta nasıl bir stratejiyle etki altında bırakırız, nasıl bir söylemle hakemi tesir altında bırakırızla gidiyor. Adam daha maçı yönetmeden dayağı yiyor aslına bakarsanız bu birincisi. İkinci ise dünyada hiçbir ülkede bu kadar yargıcı mevzusu konuşulmaz. Hakemler hata yapar dedik, yargıcı sayısı terfi etti, profesyonelliğe dönüldü, her gün eğitim yapıyorsunuz. Ya iyi niyetli olmayanlar da var! Ayağına vuruyorsunuz, boğazını tutuyor. Hiçbir şey yok yere atıyor kendini. Fakat sen 7 hakemken görmezsen, adam isyan eder. Pandemide yeni bir kültür de gelişti. Kim daha fazlaca bağırırsa sahada. Onur tribününden de sövgü ediliyor, sarhoş dostlar hakaret ediyor. Bu da üzerine binince yargıcı direkt hedef alınmaya başlandı”
‘Hepimiz bir karşılık ödüyor’
“Netice olarak bunun bir doğru yolu var. Bunun bir çözümü var. Fakat bizim VAR şeklinde değil, hakikaten ’var.’ 3-4 yargıcı varken her şeyi kabullendik fakat böyleyken kimse kabullenmez, kimse. Biz teknik adamlar fena yönettiğimiz vakit ya işimize son verilir ya da biz çekilme ederiz. Futbolcular da aynı şekilde başka takıma giderler, kısaca hepimiz bir karşılık öder. Fakat futbolun paydaşları içinde ödemeyen, hep haklı görünen, nispet yaparcasına devam edilen bir biçim türedi. Dolayısıyla futbolun paydaşları sözle değil hakikaten bir araya gelmeli. Çözümü de inşallah bundan sonrasında bir araya gelir ve çözeriz inşallah.”