Trabzon kökenli bir ailenin Kocaeli doğumlu en minik oğlu. İsmini, Trabzonspor’un eski yıldızı Gökdeniz Karadeniz’den aldı. Kocaelispor’un geçirme yasağının da etkisiyle 16 yaşlarında 3. Lig’de forma giyerken, üç sezonda giderek yükselen performansıyla parmakla gösterilmeye başladı. Hemen hemen 20 yaşlarında Antalyaspor’un sağ kulvarını parselledi ve hem kabiliyeti hem de genç yaşına karşın üstün fizik gücüyle Süper Lig’in kıymetli oyuncuları arasına girmeyi başardı. İki hedefinden birisi A Millî Ekip, diğeri ise Bundesliga.
23 Kasım 2001 Kocaeli, Kandıra doğumlusun. Futbol öncesi periyodunu konuşarak başlamış olalım. Aslen nerelisiniz? Nasıl bir çocukluk geçirdin? Anneni, babanı, var ise kardeşlerini tanıyabilir miyiz?
Ilk olarak benimle bu söyleşiyi gerçekleştirme fikriniz sebebiyle sizlere teşekkür etmek isterim. Akrabalarım Trabzon’un Akçaabat kazasından. Fakat ben doğma gelişme Kocaeli Kandıralıyım. Annem ev hanımı, babamın marketi var. Babam ve iki ağabeyim maketimizi işletiyorlar. Ağabeylerimden biri 25, diğeri 23 yaşlarında. Kendimi bildim bileli hep mutlu bir aile yaşantım ve çocukluğum oldu. Çocukluğumla ilgili fena hiçbir anım yok. Her anı yeniden yaşamak isteyeceğiniz kadar güzeldi.
Gökdeniz adı nereden geliyor?
Azca ilkin de belirttiğim benzer biçimde, biz Trabzonluyuz. Amcamlar koyu Trabzonspor taraftarıdır. Doğar doğmaz ismimin Gökdeniz olmasına karar vermişler. Trabzonspor’daki Gökdeniz Karadeniz’in hayranı oldukları için adımı Gökdeniz koymuşlar. Seneler sonrasında, adımın esinlenildiği Gökdeniz Karadeniz’le tanışma fırsatım da oldu. Benim için unutulmaz bir buluşmaydı.
Eğitim yaşamın hakkında da data alabilir miyiz? Hangi okulları bitirdin ya da halen okuyor musun?
Eğitim hayatım pek kolay geçmedi. Çocukluktan itibaren futbola başladığım için derslerimde fazlaca başarıya ulaşmış olamıyordum. Futbola olan yeteneğimi bildikleri için hocalarım da benim futbol aşkıma saygı duydular. 10’uncu sınıfa kadar okudum. Ustalaşmış olduğum için 11’inci sınıftan itibaren açıktan okumaya devam ediyorum. Eğitimim birazcık aksadı fakat okulumu ne olursa olsun bitireceğim.
Futbola ilgin nasıl başladı? Futbol topuyla nasıl tanıştın? Başka sporlar da yaptın mı?
Her çocuk benzer biçimde sokakta oynayarak futbola ilgi duymaya başladım. Her boş vaktimizde dışarıya çıkıp futbol oynardık. Bu bizim için büyük keyif ve eğlence kaynağıydı. Tabiî ki o süre futbolcu olma benzer biçimde bir hayaliniz olmuyor. Bir tek tatillerde, boş vakitlerinizde keyif aldığınız bir oyun benzer biçimde geliyor.
Sendeki futbol kabiliyetini ilk kim keşfetti?
Bigün bizim bahçede top oynuyorduk. Sol ayağımla güzel ve sert bir şut çektim. Babam beni izlemiş. Tekrardan şut çekmemi istemiş, gene güzel bir vuruş yapmışım. Sanırım 7-8 yaşlarımdaydım. Babam bir yıl sonrasında Kandıra’da bir futbol okuluna yazdırdı beni. Kısaca beni keşfeden babam, futbola adım attığım ilk yer de 9 yaşlarında başladığım Kandıra’daki futbol okulu oldu.
Kocaelispor’a transferine kadar neler yaptın?
Kocaeli Yenişehir’de futbol okuluna başladığımda Necmi Tükel Hocam vardı. Sonrasında kendisi Kocaeli’ne taşındı. Yenişehir’deki futbol okulu da dağıldı. Ben iki yıl gene Kocaeli’ndeki futbol okuluna devam ettim. Babam her gün otomobille beni köyden Kocaeli’ne futbol okuluna götürüp getiriyordu. İki yıl Kocaeli Yenişehir’de oynadım. Kocaeli Yenişehir dağılınca da Kandıra Gençlerbirliği’ne geçtim. Burada da Hüseyin Akın Hocam vardı. İki yıl da burada forma giydim. Peşinden Kocaelispor’un seçmelerine katıldım. Bir yıl altyapıda oynadıktan sonrasında ertesi yıl ustalaşmış oldum.
Eylül 2016’da Kocaelispor’a geçirme oluyor ve bir yıl sonrasında da ustalaşmış sözleşmeye imza atıyorsun. Kocaelispor’a transferin nasıl gerçekleşti?
Kocaelispor’da seçmelere katıldım. Üç idmana gittim, direkt seçtiler beni. O yıl benim şansıma Akademi Ligi başladı. Rakiplerimiz içinde altyapısı kuvvetli olan Fenerbahçe, Kasımpaşa benzer biçimde İstanbul takımları da vardı. Akademi Ligi’nde ekip iyi gitmedi fakat ben 16 gol atarak dikkatleri çektim. Hatta Fenerbahçe beni geçirme etmek istedi. Sadece Kocaelispor Başkanı Bahri Yavuz beni Fenerbahçe’ye vermedi ve ustalaşmış imza attırdı. Şundan dolayı Kocaelispor’da geçirme yasağı vardı ve takımda kalmam gerektiğine inandılar. Yasak sebebiyle ilk ustalaşmış olduğum yıl talih buldum ve iyi değerlendirdiğime inanıyorum.
Seninle beraber futbola başlamış olan birçok arkadaşın futbolcu olamadı fakat sen bunu başardın ve bugün buradasın. Futbolcu olamayan arkadaşlarına bakılırsa neleri değişik yaptın da başardın?
Beraber altyapılarda oynadığımız birçok dostum vardı. Hiçbiri için futbol anlamında benden daha kötülerdi diyemem. Hatta benden daha yetenekli olan dostlarım vardı. “Kati futbolcu olur” dediğimiz arkadaşlarımız vardı. “Ben olmam, o olur” söylediğim dostlarım da vardı. Fakat bir ihtimal aramızdaki farkı disiplin anlayışımız ortaya çıkardı. Ben fazlaca disiplinli yetiştirildim. Yemeğimden uykuma, dinlenmemden antrenman saatlerine kadar her şeyim tam bir disiplin altındaydı. Bir tane idman kaçırmadım. Kimi zaman antrenmana gitmek istemediğimde bile babam beni zorla götürdü ve asla yılmadı. Bana da bu alışkanlığı o kazandırdı. Disiplin birinci faktördü benim için.
2017-2018 sezonuyla beraber 3. Lig 3. Grup’ta Kocaelispor formasını terletmeye başlıyorsun. İstikrarı daha ilk sezonundan yakalıyorsun. İlk sezonunda 19 Lig, bir de Türkiye Kupası maçında forma giyiyorsun. O sezonu senin gelişmenin adına nasıl anlatırsın?
İlk ustalaşmış yılımda Kocaelispor benzer biçimde büyük ve köklü bir kulübün formasını giymek nasip oldu. Aktarma yasağı sebebiyle talih bana da geldi ve hemen hemen ilk yılımda 3 gol attım. 16-17 yaşlarındaydım. Fatih Kavlak Hocam vardı. Bana inanıyordu. İlk olarak o oynattı aslına bakarsan ustalaşmış anlamda. Bana inananları utangaç etmedim ve iyi bir çıkış yaptım.
Hemen hemen 16-17 yaşlarında 3. Lig’in o sert temposunda oynamak nasıldı? Oradaki fizyolojik mücadelenin altından nasıl kalkabildin?
3. Lig hakikaten fazlaca zor. Sert futbol oynanıyor. Hele genç ve tecrübesizseniz, üstelik fizik olarak da daha tam yeterliliğe ulaşmadıysanız fazlaca zor bir lig. Ben de fizyolojik olarak sorun çekeceğimi düşündüğüm için devamlı fazladan antrenmanlar yaptım. Hocalarımdan, futbolcu abilerimden yardım ve destek aldım. Yeteneğimin farkındaydım artık. Fizik olarak da kendimi geliştirirsem başarıya ulaşmış olacağımı düşündüm. Bu fazladan çalışmaların sayesinden bu sert ligde savaşım etmenin zorluğunun altından kalktım.
İkinci sezonunda artık takımın gedikli oyuncularından birisi oluyorsun. 32 lig maçı, iki yarı final, iki de Türkiye Kupası maçında forma giyiyorsun. O sürem nasıl geçti?
İlk sezonumda iyi bir çıkış yakalamıştım. Ertesi sürem da geçirme yasağı vardı ve benim benzer biçimde birçok genç arkadaşıma fırsat verildi. İlk sezonumda fazlaca küçüktüm. İkinci sürem daha değişik oldu. Extra çalışmalarım yardımıyla fizik olarak da birazcık daha geliştim. Takımdaki büyüklerim de beni aralarına aldı, özgüvenim arttı. O yıl 32 lig maçı oynayarak fazlaca ciddi bir maç sayısına ulaştım. Bilhassa yarı final karşılaşmaları benim için büyük bir tecrübeydi. Fakat bir taraftan da kâbus gibiydi. Çorumspor’a elendik ve o maçlar anımsamak istemediğim karşılaşmalar olarak hâfızamdaki yerini aldı.
Kocaelispor’daki üçüncü sezonun senin için artık patlama süreci oluyor. Geçtiğimiz sürem 27 lig maçında forma giyip 12 gol atıyorsun. Kocaelispor şampiyonluğa ulaşırken sen de büyük hisse sahibi oluyorsun. İki de Türkiye Kupası maçın var. Şampiyonluk serüvenini ve bu istikrarını bizlere nasıl anlatırsın?
Kocaelispor’daki üçüncü sezonumda geçirme yasağı kalktı. Buna sevindim. Ben aslına bakarsan hep kalkmasını istedim. Ekip içindeki rekabetin de gelişimimde katkısı olacağını düşünüyordum. Benim oynadığım mevki için üst liglerden gelen iki kanat oyuncusu geçirme edildi. Bunun olacağını biliyordum fakat pes etmeyeceğimin kararını da çoktan vermiştim. Disiplinli çalışmam, yaşımın verdiği enerji ve yeteneklerim yardımıyla şansı bulacağımdan şüphem yoktu. Talih geldi, değerlendirdim. Ekip olarak 11’de 11 yengi serisi yakaladık. Ben de 12 gol attım. Kocaelispor ile şampiyonluk yaşadım. Bu şekilde büyük bir camiada bu mutluluğu yaşamak her insana nasip olmaz. Futbol yaşantımın derhal başlangıcında elde ettiğim büyük bir imtiyaz oldu benim için. Fakat bu sezonda unutamadığım tek maç vardı; Erokspor karşılaşması… Oldukca eleştiri bir maçtı. Onlarla çekişiyorduk ve kazanan mutlu sona ulaşacaktı. Maç Kocaeli’ndeydi. Tribünler her zamanki benzer biçimde tıklım tıklım doluydu. Maçtan bigün ilkin benim doğum günümdü. 2-0 kazandığımız maçta takımımın ikinci golünü ben attım. Golü attıktan sonrasında tüm stat benim doğum günümü kutlamıştı. Benim için şampiyonluk kadar unutulmaz bir hatıraydı.
Bu sezonun başlangıcında performansının karşılığını alıyor, Fraport-TAV Antalyaspor formasıyla Süper Lig’e adım atıyorsun. O dönemde seni isteyen pek fazlaca kulüp bulunduğunu biliyoruz. Niçin diğerlerini değil de Antalyaspor’u tercih ettin? Bu transferin hikâyesini bizlere nasıl anlatırsın?
Bana ilkin Antalyaspor’un ilgisi oldu. Aktarma için ilk teması Antalyaspor’la sağladık. Fakat sonrasında bir süre ses çıkmadı. Gene de takipte olduklarını biliyordum. Peşinden Beşiktaş’ın da bir ilgisi ve teklifi oldu. Her mevzuda da antak kalma sağlandı. İş imzaya kalmıştı. Antalyaspor bu sırada yeniden ciddi bir halde devreye girdi ve Kocaelispor’a teklifini iletti. Kocaelispor’un istediği parayı Beşiktaş taksitlerle, Antalyaspor peşin teklif etti. Bu teklife fazlaca sevindim. Şundan dolayı ben de aslına bakarsan Antalyaspor’da oynamak istiyordum. Futbol gelişimim ve daha çok forma şansı bulmam açısından Antalyaspor’da oynamamın en doğru adım olacağına inanıyordum. Babama da “Antalyaspor teklif yapmış oldu, başka bir ekibi düşünmeyelim, ben oraya gitmek isterim” dedim. Babam da saygı duydu. Kararımızı menajerim Murat (Erdoğan) abiye de ilettik. Ek olarak Antalyaspor ile Kocaelispor’un kardeş ekip olması sebebiyle Antalya’da kendimi evimde benzer biçimde hissedeceğimi biliyordum. Antalyaspor’da da 41 numaralı formayı bu kardeşliğin daha da anlam kazanması için giyiyorum. Şimdi fazlaca doğru bir karar verdiğimizi de görüyorum. İyi ki Antalyaspor’a geçirme olma sonucu vermişim.
Fraport-TAV Antalyaspor, Nuri Şahin, Podolski, Boffin, Naldo benzer biçimde fazlaca sayıda yıldız oyuncuyu bünyesinde barındırıyor. Böylesine bir takımda hemen hemen ilk sezonun ve 20 yaşlarında olmana karşın istikrarını sürdürüyorsun. Seninle röportaj yaptığımız bu tarihe kadar 21 lig maçında oynadın, dört gol attın. Üç Türkiye Kupası maçında da iki golün var. İlk sezonunu nasıl değerlendirirsin?
Ilk olarak şunu söylemeliyim; 3. Lig’le Süper Lig içinde dağlar kadar fark var. Buradaki tesisler, bir futbolcunun istediği her imkânın bulunması, Nuri Şahin, Lukas Podolski ve birçok deneyimli futbolcuyla beraber antrenmana çıkmak büyük bir deneyim. Antalyaspor’a adım attığım ilk günden beri çalışmaya devam ettim. Talih verileceğini umuyordum ve verildi de. Verilen fırsatı da iyi kullandığımı düşünüyorum. İlk çıktığım maçta Beşiktaş’a Vodafone Park’ta gol atmak benim için dönüm anı olabilir. Bunun verdiği özgüvenle iyi bir çıkış yakaladığıma inanıyorum. Çalışmaya ve buna bağlı olarak fırsat bulmaya devam ediyorum. Daha fazlaca çalışmam icap ettiğinin de farkındayım.
Birazcık ilkin saydığımız tecrübeli oyuncularla beraber maça çıkmak ve antrenman yapmak sana neler katıyor? Bu oyuncularla ilişkilerinden söz eder misin? Ekip içinde sana en fazlaca yardım eden abilerin kimler?
Nuri Şahin ve Lukas Podolski benzer biçimde yıldız oyuncularla aynı ortamda bulunmak, aynı havayı solunum etmek bambaşka. Bu adlar Dünya Kupası’nda oynamış, hatta kazanmış, Avrupa’nın üst düzey takımlarında senelerce forma giymiş, başarıya ulaşmış olmuş adlar. Aynı idmanda bulunmak, onların deneyimlerinden bir kırıntı bile kazanmak benim ve takımdaki öteki genç oyuncular için bulunmaz bir fırsat. Onlardan fazlaca şey öğreniyorum. Tabiî ki onların da bizlere yaklaşımı fazlaca mühim. Bir tek bu iki isim değil, takımdaki öteki deneyimli abilerim de bizlere ilgi gösteriyor, destek veriyor. Gelişimimize fazlaca yararları oluyor. Bu anlamda talihli bir futbolcuyum diyebilirim. Tabiî ki başımızdaki Ersun Yanal Hocamızın deneyimini ve bizlere kattıklarını da unutmamak gerek.
Bu sürem iki Beşiktaş maçında da gol atmayı başardın. Bu maçların senin için değişik bir anlamı olmalı…
Beşiktaş, şampiyonluk yarışında olan, büyük bir toplum. Açık söylemek gerekirse benim için Beşiktaş’a gol atmanın ayrı bir anlamı yok. Benim için tek anlamı, ilk Süper Lig golümü atmış olmam. Beşiktaş ya da başka bir takıma gol atmamın benim için değişik hiçbir anlamı olmaz. Ben her maç gol atmaya çalışıyorum. Bu sürem attığım altı golden ikisi onlara denk geldi. Rakip kim olursa olsun aynı hedefle sahaya çıkıyorum. Attığım golün takımım ve benim için anlam taşıması gerekir. Rakibin adı ile anlamı artmaz ya da azalmaz bence.
Takımın başlangıcında Ersun Yanal benzer biçimde fazlaca tecrübeli bir teknik adam var. Ersun Hocayla nasıl bir ilişkin var?
Ersun Yanal Türkiye’nin sayılı isimlerinden biri. Benim gözümde bir marka. Kendisi ile çalışmaya başladığımdan bu yana oyunumun gelişmesinde fazlaca faydası oldu. Hâlâ oluyor ve olmaya devam edecek. Ersun Hocanın idman teknikleri fazlaca değişik. Bilimin her imkânını kullanmaya ehemmiyet veriyor. Her antrenmanımız öncesi drone kalkıyor ve canlı antrenman performansımız belirleniyor. Hızla gelişen teknolojinin nimetlerinden azami faydalanan bir anlayışı ve bu anlamda oluşturduğu ekibi var. Bu da bizim gelişimimize büyük katkı sağlıyor. Kendisinin Türk futboluna kazandırdığı adları göz önüne getirdiğimizde, ben ve benim benzer biçimde genç dostlarım, niçin ikimiz de onlardan biri olmayalım diyoruz. Şundan dolayı Ersun Hocanın elinde fazlaca daha gelişim göstereceğimizin farkındayız. Hocamız bizlere bu inanç ve özgüveni veriyor. Ikimiz de onu utangaç etmemeye çalışıyoruz.
Fraport-TAV Antalyaspor sezona iyi başlasa da arada bir bocalama süreci geçirdi. Fakat sonrasında toparlandı ve şu an Avrupa hedefinin birazcık peşinde bulunuyor. Bu sezonu nasıl değerlendirirsin? Sürem sonu için görüşün ne olur?
Aslen sezona iyi başladık. İlk yarının ortalarına doğru birazcık dengemiz bozuldu. Bir teknik direktör değişikliği yaşadık. Yeni bir teknik direktör, yeni bir anlayış elbet ki birazcık süre alıyor. Fakat bu süreci acele atlattığımıza inanıyorum. Yeni bir oyun planımız var ve bunu fazlaca iyi oturttuğumuzu düşünüyorum. Türkiye Kupası ile beraber 10 maçlık bir yenilmezlik serisi yakalamamız, bunun göstergesi. Sürem sonunda da ligde iyi bir sıralamada yer almak ve Türkiye Kupası şampiyonu olarak tamamlamak en büyük arzumuz. Kupa şampiyonluğu, Avrupa demek. Bunu istiyoruz ve sonuna kadar kovalayacağız.
Millî Ekip kariyerine gelelim… Seni 4 Şubat 2020 tarihinden beridir Millî Takımlarda görüyoruz. U19 ile dört hususi maçta forma giydin, son olarak Umut Millî Takımımızın hazırlık kampında yer aldın. Ilk olarak ay-yıldızlı formayı taşımak, Millî Ekip oyuncusu olmak nasıl bir duygu?
Millî Ekip’dan çağrı almak ayrıcalıklı bir şey. Her futbolcunun tatmak istediği sadece her insana nasip olmayan bir duygu. Ay-yıldızlı formayı giymenin verdiği gururu burada kelimelerle ifade etmem mümkün değil. O forma ile sahaya çıkmanın üstünde başka bir duygu olabileceğini düşünmüyorum.
A Millî Ekip dediğimizde aklına neler geliyor? Kendini oraya hangi mesafede görüyorsun?
Aktarma olduğunuz kulüp takımları mühim fakat bir futbolcunun ulaşabileceği zirve nokta A Millî Ekip diyebilirim. Bir kere yaşadığınız duygu, inanılmaz bir gurur. Başta ailenizin, size inananların ve tüm Türkiye’nin gurur duyacağı bir noktaya geliyorsunuz. Evet, biliyorum yaşım minik fakat bu, o formayı giyemeyeceğim anlamına gelmez. Benim işim daha fazlaca çalışmak. Hak ettiğimde ay-yıldızlı formanın bana verileceğini biliyor ve bunun için çalışıyorum. Ümit ederim bigün A Millî Ekip formasını da giyerim. Şu anda Umut Millî Ekip oyuncusuyum. Önümüzde Avrupa Şampiyonası elemeleri var. Burada başarıya ulaşmış olmak ilk hedefim. Bu emek verme disiplinimi, gelişim sürecimi, istikrarımı bozmazsam A Millî Ekip formasının çok da fazla uzak olamayacağını biliyorum. Niçin olmasın?
31 Mayıs 2025’e kadar Fraport-TAV Antalyaspor ile sözleşmen var. Kendine nasıl bir kariyer planı yaptın? Hayallerin, hedeflerin neler?
Antalyaspor ile 5 senelik sözleşmem var. Ben 5 senenin sonunu düşünmüyorum. Her gün daha çok çalışıp hem takımıma yararlı olmak hem de kişisel gelişimimin ilerlemesi için çaba göstermek isterim. Bu sürenin sonunda olur, değişik bir zamanda olur bilemem fakat elbet ki Avrupa’da forma giymek isterim. Antalyaspor’a da mühim bir para kazandırmak isterim. Bunu bana yapmış olduğu yatırımın karşılığı olarak değil, genç oyunculara verdiği ehemmiyet ve bizlere duyduğu güvenin karşılığı olarak kazandırmak isterim. Antalyaspor benzer biçimde gençlere ehemmiyet veren kulüpler bunun karşılığını almalı. Kulübüm izin vermeden de hiçbir yere gitmem aslına bakarsan.
Avrupa liglerini izlediğin süre hangilerini beğeniyorsun? Kendi oyun stiline en fazlaca hangisini yakın buluyorsun?
Avrupa liglerini yakından izliyorum. Kendi oyun stilime en uygun ligin Bundesliga bulunduğunu düşünüyorum. Disiplin ön planda. Fizik olarak da bu lige uygun olduğumu düşünüyorum. Fakat futbolun size ne getireceğini bilemezsiniz. Avrupa hedefim tabiî ki var fakat bu hangi lig olur, önümüzdeki dönemde hep beraber göreceğiz.
Antalyaspor’da kimi zaman sağ kanat kimi zaman de santrfor oynadığını gördük. Özelliklerini en iyi halde ifade edebildiğin mevki hangisi?
Sağ kanatta da santrfor olarak da oynayabileceğimi düşünüyorum. Birazcık da kanat-forvet diyebilirim. Fiziğimin buna uygun bulunduğunu düşünüyorum. Şu anda sağ kanat pozisyonunda oynuyorum. Bazı maçlarda santrfor olarak da oynadım. Nerede vazife verilirse en iyisini vermeye çalışıyorum.
Kendine örnek aldığın futbolcu ya da futbolcular var mı? Var ise kimler?
Kendime örnek aldığım tek bir futbolcu yok diyebilirim. Benim pozisyonlarımda oynayan dünya çapındaki yetenekli oyuncuların videolarını, maçlarını izliyorum. Her birinden ne kaparsam kârdır. Her birinin en kuvvetli olduğu yönleri inceliyorum. Bu tarz şeyleri nasıl yaptıklarını, nasıl bu kabiliyetlerini geliştirdiklerini araştırıyorum ve uygulamaya çalışıyorum.
Ligimizde ve dünyada beğendiğin oyuncular kimler?
Oldukca sayıda, dünya genelinde yetenekli oyuncu var. Kesinlikle tek bir futbolcu söylemem gerekirse Cristiano Ronaldo diyebilirim. Kabiliyetlerinden fazlaca beni aslolan ilgilendiren, disiplini. Asla ödün vermiyor ve yaşı ilerlemesine karşın aynı diri görüntüsünü, disiplini yardımıyla sahaya yansıtabiliyor. Türkiye’de ise izlerken keyif aldığım isim Anthony Nwakaeme. Çalım kabiliyetine bayılıyorum.
Antalya’da nasıl bir yaşamın var? Hobilerin ve fobilerin nedir?
Antalya’da yaşamak inanılmaz bir mutluluk. Kent, havası, zamanı ve organik güzellikleri size sayısız fırsatlar sunabiliyor. Fakat pandemi sebebiyle bu fırsatları yeterince değerlendirme şansım olmadı. Atilla Vehbi Konuk Tesisleri’mizde kalıyorum. İdman ve dinlenme ile zaman geçiyor. Yapabildiğimiz bir tek sahile gidip temiz bir deniz havası almak. Fırsat buldukça kitap okuyup dizi ya da film izliyorum. Konsol oyunları da hobilerim içinde. Fobim yok Tanrı’a şükür.
Bizim unuttuğumuz, senin eklemek istediğin bir şeyler var mı?
Başta babam olmak suretiyle tüm akrabalarım benim iyi bir futbolcu olacağıma inandı ve bana güvendiler. Yolun başlangıcında olduğumu biliyorum. Onların inancını boşa çıkarmamak, utangaç etmemek için çaba gösteriyorum. Bugün geldiğim nokta onların yardımıyla. Başta aileme, gelişimime katkı gösteren her insana ve baha bu fırsatı verdiğiniz için sizlere fazlaca teşekkür ediyorum.
A Ulusal Adam Basketbol Takımımız, EuroBasket 2025 Elemeleri B Grubu'ndaki üçüncü maçında Macaristan'ı ağırladı. 12…
Vodafone Sultanlar Ligi'nin 10. haftasında Beşiktaş ile Eczacıbaşı Dynavit karşı karşıya geldi. Ev sahibi Beşiktaş…
Galatasaray HDI Sigorta Adam Voleybol Ekibi, Erkekler CEV Kupası 16'lı final turunda Macaristan'ın Fino Kaposvar…
Ligin yükselişteki eki Zeren Spor'da forma giyen Kübra Akman TRT Spor'a açıklamalarda bulunmuş oldu. 'Gelecek…
Fenerbahçe Medicana Adam Voleybol Ekibi, CEV Şampiyonlar Ligi B Grubu 2. maçında İtalya temsilcisi Vero…
Ziraat Bankkart Adam Voleybol Ekibi, CEV Kupası son 16 turu rövanşında konuk etmiş olduğu Finlandiya'nın…