İlhan Parlak: Minimum 30 güne ihtiyacımız var

Süper Lig ekiplerinden MKE Ankaragücü’nün tecrübeli futbolcusu İlhan Parlak, “Eğer ligler oynanacaksa karantinadan sonrasında minimum 30 güne ihtiyacımız bulunduğunu düşünüyorum.” dedi. Başkent ekibinin golcü futbolcusu İlhan, AA muhabirine yapmış olduğu açıklamada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sebebiyle futbolcular, kulüpler ve federasyonun sıkıntılı bir süreçten geçtiğini söylemiş oldu.

“Liglerin oynanıp oynanmayacağı ya da ne vakit başlamış olacağı büyük olasılık 15 Mayıs’tan ilkin belli olmayacak.” diyen 33 yaşındaki oyuncu, futbolcular olarak fizyolojik durumlarını belli bir seviyede tutabilmek için egzersizlere evde devam ettiklerini dile getirdi.

İlhan, antrenörlerin verdikleri programlar doğrultusunda çalıştıklarını sadece bunun saha idmanlarının yerini tutmayacağını belirterek, şu şekilde devam etti:

“Karantina süreci bittikten sonrasında ’ne vakit hazır olunur’ diye sorulacak olursa, ligler bittikten sonrasında 1 ay şeklinde bir ara veriliyor. Hemen sonra yeni sezona hazırlanmak için ortalama 30-40 gün arası oyuncular hazırlanma periyodu geçiriyor. Eğer ligler oynanacaksa karantinadan sonrasında minimum 30 güne ihtiyacımız bulunduğunu düşünüyorum. Fakat doğal ki her şeyden önemlisi insan sağlığı. İnşallah bir an ilkin bu virüs illetinden kurtulur, düzgüsel yaşamımıza döneriz. Bu süreç bizleri negatif yönde etkiledi. Bundan dolayı evde karantinadayız, dışarıya çıkmıyoruz. Yaptığımız meslek dolayısıyla fizik kondisyonumuzun yüksek olması gerekiyor. Onun için evde yaptığımız emekler bizleri sıfıra indirmemeye yönelik. Sonuçta bizim tam fit halde hazır olmamız için minimum 4-5 haftaya ihtiyacımız var.”

“Liglerin geleceğiyle ilgili şu an net bir şey söylemek mümkün değil.” ifadesini kullanan İlhan, “Bundan dolayı daha ilkin dünya futbol tarihinde bu şekilde bir vakayla karşılaşılmamış. Bu şekilde bir vaka daha ilkin asla yaşanmadığı için emsal kararlar da alınmamış. Hem Gençlik ve Spor Bakanlığımızı hem de federasyonumuzu sıkıntılı bir süreç bekliyor. Sonuçta biz futbolcular olarak onların alacağı her türlü karara saygı duyup işimize devam edeceğiz. Ligler ne vakit adım atar, nasıl olur, bunlar onların alacağı kararlar. Fakat söylediğim şeklinde biz futbolcuların minimum bir aya ihtiyacı var.” değerlendirmesinde bulunmuş oldu.

Tecrübeli futbolcu, evde spor haricinde neler yaptığını “Kuzenim ve dostlarımla kalıyorum. Kahvaltı hazırlıyorum, yiyecek yapıyorum, puzzle yapıyorum, kitap okuyorum, satranç, PlayStation oynuyorum, dizi izliyorum. Boş zamanlarımı bir halde değerlendirmeye, kendimi geliştirmeye çalışıyorum.” sözleriyle söyledi.

“Informasyon birikimimi aktarmak isterim”

Kariyer planlamasıyla ilgili düşüncelerini de paylaşan İlhan, “Bu işi oldukca sevdiğim için futbolcu oldum ve uzun vakit daha devam etmek isterim. Doğal bu anlamda fizyolojik ve mental olarak daima kendimi en üst seviyede tutmam gerekiyor.” dedi.

İlhan, 33 yaşlarında bulunduğunu hatırlatarak, “Nereden bakılırsa 32 birbirinden kıymetli teknik direktörle çalıştım, 7 güzel futbol kulübümüzde oynadım. Bu vakit zarfında deneyimlerim, informasyon birikimlerim oldu. Informasyon birikimimi de futbolu bıraktıktan sonrasında gelecek nesile bir halde aktarmak isterim. Bu teknik direktörlük olur, yöneticilik olur. Daha tam onun kararını vermiş değilim. Fakat şunu biliyorum ki kendimi birçok anlamda geliştirmem gerekiyor, bilhassa dil konsunda. Avrupa futbolunu daha yakından takip etmem gerekiyor. Şu an bunlar bir tek fikir.” ifadelerini kullandı.

“Hiçbir şey bizi bu davadan geri çeviremez”

İlhan Parlak, şu anki tek düşüncesinin ise “MKE Ankaragücü’nde başarı olmak ve takımıyla birlikte ligde kalabilmek” bulunduğunu belirtti.

MKE Ankaragücü’nün kümede kalacağına inandığının altını çizen İlhan, şunları kaydetti:

“Süper Lig’de sürem başlangıcında aktarma tahtasını açamayan tek kulüptük. Hakkaten oldukca zor, sıkıntılı zamanlar geçirdik. Bundan dolayı fazla alternatifli kadromuz yoktu. Hemen sonra Fatih (Mert) başkan önderliğinde güzel bir ekip oluşturuldu ve Ankaragücü’nü resmen büyük bir sıkıntıdan kurtardılar. Hakikaten kimsenin beklemediği açılmaz denilen aktarma tahtasını dönem içinde açtılar ve birbirinden kıymetli 8-9 arkadaşımızı takımımıza kattılar. Ankaragücü, Ankara’nın en büyük sivil cemiyet örgütü. Bu camiaya gönül vermiş binlerce insan var. Dolayısıyla Ankara ve Türkiye için inanılmaz bir kıymet. Ikimiz de bu durumun farkındayız. Gelen arkadaşlarımıza da toplumun ne kadar mühim, kıymetli bulunduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Uyum sürecini kısa bir sürede atlattık, iyi de bir çıkış yakalamıştık. Çaykur Rizespor ile oynadığımız son maçı da kazanmıştık. Bu beraberlik ve inançla ligde kalacağımıza canı gönülden inanıyordum. Doğal bu şekilde bir durum söz mevzusu oldu. Ne olursa olsun, oynansa da oynanmasa da hiçbir şey bizi bu davadan geri çeviremez. Ankaragücü’müzü ligde tutmak için başta ben ve ekip dostlarım olmak suretiyle her insanın elinden gelenin en iyisini yapacağına canı gönülden inanıyorum.”