Beşiktaş'ta cam adamın doğuşu! “Gökhan Zan”

Dilimize yerleşen bir deyim var; isim babası… İşte buna iki örnek… Birincisi Gökhan Zan… Tam bir Anadolu evladı. Tertemiz… Fakat bir zaafını keşfettik. “Gözlerin garip, başın mı dönüyor?” desen örnek olarak nerdeyse komalık olacak! O dönem ki editörüm, şu anki Haber Müdürümüz Zafer Büyükavcı… O da, Gökhan’ın başka versiyonu. İş mevzusunda kılı kırk yaran titizlikte. Kamp gündemi zayıf. Zafer, manşeti beğenmiyor. “Cam adam diye Gökhan’ı vereyim. Kaç kez idman ve maçta sakatlandı çıkarayım” dedim. Zafer bu ya… Kaç kez, “Bak sonrasında aranız açılmasın” arkasından, “Bak veriyorum, verdik…” diye onlarca defa arayıp durdu. Gökhan Zan hâlâ bu isim ile anılıyor. Hatta kent efsanesine nazaran yerleştiği Kanada’da, kendisini tanıyan bir vatandaşımız, “Aaa ‘Cam adam’ abi!” demiş!

Müslüm baba Amaral…

2002-03 sezonu. Brezilyalı yeni geçirme Amaral kampta. Zafer gene telefonun ucunda. “Müslüm Gürses idmanda. Amaral aynı Müslüm Babanın kopyası…” sözü bitirmeden, “Bu şekilde verelim” dedi. Sürem başladı. Oyuncular, tek tek tribüne çağrı ediliyor. Tüm stat, “Müslüm Baba” diye gidişat tutmaz mı! Amaral anlamadı. İbrahim Üzülmez’in uyarısı ile seyirciyi selamladı. O şekilde kabullendi ki, artık hepimiz ona ‘Müslüm Baba’ diyordu.

İşte haber kaynağımız!

Evrensel kuraldır; gazeteci haber kaynağını açıklamaz. O şekilde ki, mahkemede dahi yargıçlar bunu sormazlar. Kendi açıklarsa o ayrı. İlk kez bunun dışına çıkıp oldukca hususi haber kaynağımızı açıklıyorum: Maite… Beşiktaş’ı çalıştıran en renkli isim olan John Benjamin Toshack’ın, İspanyol kız arkadaşı. İlk olarak Fulya’da idman esnasında tanıştık. Oldukca içten, samimi ve sıcak kanlı. O dönem Kanal D’de vazife meydana getiren Erce Kaftan ile maden bulmuş gibiydik. Zira Maite, gayri ihtiyarı her şeyi paylaşıyordu bizimle. Bilhassa geçirme süreci. Öteki meslektaşlar kulüpte, biz otelde beklerdik. Kahve içerken sohbete adım atar, geçirme başta olmak suretiyle birçok bilgiye ulaşırdık… İspanyol yengemiz sağ olsun. Haber mevzusunda elmas şeklinde kıymetli bir gömü gibiydi!..

Orhan Yıldırım

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz