Fenerbahçe Beko’da Jasikevicius’ten Final Four yorumu: Tipik Ergin Ataman ekibi – Basketbol Haberleri

Fenerbahçe Beko’nun başantrenörü Sarunas Jasikevicius, 24-26 Mayıs tarihleri içinde Berlin’de oynanacak THY EuroLeague Final Four’u hakkında da mühim açıklamalarda bulunmuş oldu. beIN Sports’a konuşan Jasikevicius’un bilhassa Final Four’daki rakibi Panathinaikos için söylediği sözler dikkat çekti.

‘BERLİN PLANIM YOKTU ASLINDA’

İşte Jasikevicius’un açıklamaları;

Bu yıl Berlin’e gitmeyi asla beklemiyordum, şimdi ikinci kez gidiyorum. Bu kesinlikle pozitif yönde bir şey. Dünyayı dolaşıp ailemle zaman geçirmeyi bekliyordum. Köpeği dolaştırmak için eşime yardım etmeyi düşünüyordum. Bir ihtimal çılgınca gelebilir fakat köpeği gezdirmekten keyif alıyorum. Sonrasında Derya aradı. Fazlaca şey değişti. Dünyayı gezme, yaşamdan keyif alıp uzaklaşma planlarım yok oldu. Siz plan yaparsınız, Tanrı güler.

FENERBAHÇE’YE NASIL GELDİ?

Tamamen beklenmeyen bir durumdu. Kısa da olsa Fenerbahçe’yle bir geçmişim var. Altı ay. Ne bekleyeceğimi biliyordum. Sonrasında işler gelişir. Fazlaca şeyi düşünmezsiniz. Büyük resme bakamazsınız. Sonraki güne, sonraki antrenmana odaklanırsınız. Karşınıza çıkan mevzularla ilgilenirsiniz bir tek. Oyunculuk günlerimden beri Fenerbahçe oldukça büyük adımlar attı. Artık Avrupa basketbolunun seçkin sınıfındalar. Her yıl ekip Final Four için savaşım ediyor. Ben oyuncuyken Ülker’le birlikte takımın kurulması süreci devam ediyordu. Evet, yandaş gene aynı. İnsanlar basketbolu oldukça seviyor burada. EuroLeague basketbolunu oldukça seviyorlar ve salonu dolduruyorlar. Biz Sinan Erdem’deydik. Oradaki atmosfer de fantastikti. Atılan adımların hep ileriye bulunduğunu görüyorum. Fenerbahçe oldukça daha büyük bir kulüp ve basketbolla daha da oldukça anılıyor.

‘HER GÜN BİR KÜÇÜK DETAY’

Sürem ortasında ekip almak aslına bakarsak oldukça zordu. Bununla beraber gerçek dışı beklentiler koymamaya çalışıyorsunuz. Her gün bir ufak detay. Hedefimiz buydu. Söylediğim şeklinde burada oldukça iyi bir antrenörün takımını devraldım. Birçok tecrübeli oyuncu vardı, hepsi benim tarzda birçok alıştırmacı görmüşler. Hücumda ve savunmada her sistemi denediler. Bu oyuncular nasıl başa çıkacaklarını biliyorlardı.

ESKİ OYUNCULARININ VARLIĞI…

Nigel Hayes-Davis, Nick Calathes, Sertaç Şanlı… Bu işi kabul etmemin sebebi aslına bakarsan bu oyunculardı. Başlangıçtaki zor anlarda beni yönlendireceklerdi. Azca oldukça benim felsefemi biliyorlardı. Ben de onları biliyordum. Yeni bir takıma geldiğiniz bir çok süre, sizi bu kadar muhteşem tanıyan üç oyuncunun olma lüksüne haiz değilsiniz. Benim için büyük bir artıydı. İletişime gerek yoktu. Bence oyuncular ve antrenörler aynı cins. Koçlar hep başka takımdaki oyuncuları ister. Oyuncular da ellerindekinden başka bir şey isterler. O bir ihtimal daha oldukça özgür olmak istedi. Bu açıklamayı yapmış oldu, fakat oldukça duyarlı yaklaşmadan devam etmeniz lazım. Sonuçta şimdi de yine aynı sistemi benimsemiş durumda. Temelde aynı basketbol fikirleri. Doğrusu komşunun tavuğu komşuya kaz görünür. Ben ilk andan itibaren oyuncularımın benim istediğim şeklinde daha kontrollü basketbol oynamayı benimsediklerini hissettim. Ikimiz de seneler içinde evrim geçiriyoruz. Ben alıştırmacı olarak değişiyorum, o da oyuncu olarak değişiyor. İlave bir iletişime gereksinim yoktu.

’50 SAYI ÇILGINCAYDI’

Nigel Hayes-Davis her gün daha da mühim bir oyuncu haline geliyor. Tam da söylediğin şeklinde, Nigel’ı triple-double meydana getirecek bir oyuncu olarak görürdünüz. Zira oldukça yönlü bir oyuncu, net bir skorer değil. Elbet sayı atabiliyor ve bazı maçlarda 20 sayı atabilir. 50 çılgıncaydı. O geceyle ilgili her şey çılgıncaydı. Sonunda ikimiz de o rekoru kırması için destek olduk. Bir Fenerbahçe oyuncusu olarak bu rekoru kırdığı için mutluyum.

‘İDMANLARIM VE ANLAYIŞIM HEP AYNIYDI’

Barcelona ve Zalgiris’te de idmanlarım ve anlayışım hep aynıydı. Şu anki yaklaşımıma da aynı. Ben daima süratli atak çalışırım. Hep çalıştırdım. Kimi zaman Barcelona’da koşabiliyorduk, bazı sebeplerden hep yapamıyorduk. Fenerbahçe’de daha istikrarlı koşabildiğimize inanıyorum. Bu oyuncularla ilgili. Git-gel hayata geçirmeye hazırlar mı? Fiziki olarak hazırlar mı? En mühim kısmı bu. Oyuncular senin fikirlerini nasıl sahaya yansıtacak? Değişik oyunculara haiz olduğum için oyun sistemini değişiklik yapmak zorundaydım. Daima oyuncularınıza adapte olmanız icap ettiğini düşünürüm. En önemlisi onlardır. Birazcık daha bire bir oynuyorum Tyler Dorsey, Scottie Wilbekin ve Marko’yla… Neticede, kendinizi ayarlamak zorundasınız. Tüm iş bu.

‘KOÇ OLARAK ŞANSLIYIM’

Sonuçta Final Four’a derhal gittik. Bununla beraber, bu Fenerbahçe’nin beklentileri. Kolay olduğu anlamına gelmez. Her yıl gerçekleştireceğin anlamına da gelmez. Gerçek bu. Bence koç olarak bu kadar yüksek hedefleri olan bir kulüpte çalıştığım için şanslıyım. Çıtayı oldukça mu yukarı çektik? Çok da fazla mühim değil. Çıta, bizim kendimize koyduğumuz yerdedir. Her gün emek harcayarak, her gün beklentimiz buraya gelip profesyonelce hareket etmek. İşler yolunda gitmezse, en azından elimizden geleni yapmış olacağız. Her koç için hayal inanılmaz müdafa yapmış olup, rakibi 30-40 sayıda tutmaktır. Yatağa girdiğimizde bunun rüyasını görürüz. Sonrasında baskı yapmış olup, topu çalıp 100 sayı atmak isteriz. Bu olmayacak. Rakipler de oldukça iyi. Bilhassa Avrupa basketbolunda her şey oldukça dengeli. Her detay en mühim şey oluyor. Yanlış yapılmış bir faul, fena bir box-out maçın sonucunu belirliyor. Hayal hep orada fakat çoğunlukla bunlar boş hayaller.

‘MONACO SERİSİ DELİCEYDİ’

Monaco serisi deliceydi. Bence kimse konuşmuyor fakat yedi-sekiz sayıyla kazandığımız üçüncü maç hariç tüm maçlar son topa kaldı. İki maç uzatmaya gitti. Kazanacak kadar şanslıydık. Bence ikinci maçta kontrolü elimize alma fırsatımız vardı. Dördüncü maçı burada kazanma fırsatımız da vardı. O maçta top bizlerden yana değildi, beşinci maçta bizlerden yanaydı. Bir tek iyi bir şut bulmaya bakıyordum. Nick ayaklarını kurmuştu, ayrıca ayaklarını kurduğu süre attığı üçlüklerin yüzdesi bir fazlaca yüksek. O noktada iki ekip da boş şut bulmakta oldukça zorlanıyordu. İkisi de fena opsiyonlar değildi. Söylediğim şeklinde, top girmeyebilirdi de. Bu mevzuda dürüst olmalıyız. Hep değişik oyuncular vardı. Zalgiris’te playoff’a kaldığımız için bile şaşkına dönmüştük. Olimpiakos’un en iyi döneminde olmadığını biliyorduk. Bizim de iyi durumda olduğumuz bir dönemdi. Barcelona, Fenerbahçe gibiydi. Final Four’da olmanız bekleniyordu. Evet, kulağa geldiği kadar fena. Benzerliğin ne işe yaradığını bildiğime güvenli değilim. Oyuncular takımın çıkarları için kendilerinden fedakârlık ediyor. Buna ulaşmak oldukça zor.

‘TİPİK ERGİN ATAMAN TAKIMI’

Burası Final Four. Zor olacak. Bunda bir sır yok. Tipik bir Ergin Ataman ekibi. Guard’ların yönlendirdiği ikili oyunlar temelinde, tüm kararların kısalar tarafınca verildiği bir ekip. Doğal ki oraya odaklanacağız. Fakat öteki oyuncuları da unutamazsınız. Söylediğim şeklinde, bence Panathinaikos ve biz eşit güçteyiz. Devamlı detaylardan ve ufak şeylerden bahsetmeniz gerekiyor. Bir topu orada nasıl çalacağınızı, diğer tarafta kolay bir basketi nasıl atacağınızı düşünmeniz gerek. Bu Final Four. Aslına bakarsanız zor olması gerekiyor. 2009’da iki Yunan takımının orada olduğu bir Final Four tecrübem var. Şimdi Fenerbahçe’yi de işin içine katıyorsunuz. Bence çılgınca olacak. Gene de bunu oldukça düşünemeyiz, sahada yapmamız ihtiyaç duyulan işler var.

TARAFTARA MESAJ

Şu anda Fenerbahçe taraftarı olmak oldukça kolay. Bence esas taraftarlık göstergesi zor anlarda ekibi nasıl desteklediğiniz. Eninde sonunda zor anlamış olur gelecek. O dönemlerde de daima olduğu şeklinde beraber durmalıyız. Berlin’den bahsedersek, orada oldukça sarı görmek isterim.