Alman Ulusal Ekibi’nda ortalama 12 yıl forma giydi, 130 maçta 49 kez fileleri havalandırdı ve 2014’te her futbolcunun düşsel Dünya Kupası ile futbol yaşamında zirveye ulaştı. Ülkesinde Köln’de başladığı kariyerinde sırasıyla Bayern Münih, Arsenal, İnter, Galatasaray ve Vissel Kobe’de oynadıktan sonrasında bu sezonun dönem içinde Japonya’dan tekrardan Türkiye’ye; Antalyaspor’a geldi. Bu dünya yıldızı elbet Lukas Podolski’den başkası değil… 34 yaşındaki futbolcu, Türkiye’ye ikinci gelişindeki ilk hususi röportajını FANATİK’e verdi. Sözü daha çok uzatmayalım ve sözü şimdi; iki gün süresince sayfalarımıza renk katacak Podolski’ye bırakalım:
‘Stat, tesisleri ve kent oldukça iyi’
“Galatasaray’a ulaşmadan önce Türkiye’de, Antalya’ya tatile gelmiştim. Galatasaray’dan bu sırada teklif gelmişti. Aslına bakarsanız akrabalarım de Türkiye’yi ve Antalya’yı hep oldukça seviyordu. Süper Lig’de oynadığım için ligi ve kulübü daha evvelinde biliyordum. Antalyaspor’la oldukça ustalaşmış bir görüşme yaptık. Stat, tesisler ve kent oldukça iyi. Bu yüzden tekrardan Türkiye’ye geldim ve kararımdan dolayı mutluyum. Şu ana kadar 7 maçta 2 gol ve 2 asistim var. Performansımdan dolayı mutluyum. İlk zamanlar Japonya’dan yeni geldiğim için dinlenme fırsatı bulamamış ve ilk 3-4 maç fazla süre alamamıştım. Sonrasında daha çok oynamaya başladım ve hocamız Tamer Tuna ile beraber ligde 8 maçtır kaybetmiyoruz.”
‘Muntazam ve karakterli oyuncular’
“Tamer hoca ile aramız oldukça iyi ve işini de iyi yapıyor. Takımın kadrosunda son katılanlar dahil oldukça muntazam karakterli, iyi oyuncular var. Kulüp yetkilileri ve takımdaki hepimiz, işini hakkaten oldukça iyi yapıyor. İnsanların bana yaklaşımından dolayı son aşama mutluyum. Ligde 11. sıradayız ve maç maç düşünmemiz gerekiyor. Gayem, kulübü daha iyi bölgelere getirmek. Antalya’da adımı kulüp ve Türk futbol evveliyatına yazdırmak, burada kendi hikayemi yazmak isterim. Bunu, ekip dostlarım ve taraftarlarla beraber başarmak isterim.”
‘Kendimi iyi hissetmezsem…’
“Burada 1.5 senelik sözleşmeye imza attım ve bir ihtimal 1 yıl daha kalırım. Gelecekte nerede olacağımı şimdiden bilemiyorum. Kulübe, taraftarlara ve Antalya kentine büyük bir saygım var. Onlar için en iyisini yapmak isterim. Kent ve ekip için savaşmak benim felsefem. 3-4 yıl daha oynayabileceğimi düşünüyorum. Kendimi iyi hissediyorum. Eğer kendini iyi hissetmezsem ve kafamdaki futbol aşkı daha değişik bir hale gelirse, öteki işlerime ağırlık veririm. Fakat söylediğim benzer biçimde taraftarlarla ve takımla beraber olmayı seviyorum.”
‘5 senedir ikisi bir arada’
“Hepimiz değişik düşünebilir. Kimi zaman öyleki bir an gelir ki, ‘Evet artık tamam’ dersiniz ve bırakırsınız. Burada iş disiplini oldukça mühim. Futbola nokta koyduktan sonrasında 2 yıl ara verip, yeniden bu oyunun içinde bir şeyler yapma planım var. Aslına bakarsanız iş dünyasında döner ve dondurma (Almanya’da 6 döner, 3 de dondurma dükkanı var.) işiyle uğraşıyorum. Bunu da ortalama 5 senedir futbolla birlikte yönetiyorum. Daha çok iş yaşamına da yönelebilirim fakat futbolu da oldukça seviyorum. 90 dakika sahada kalmak ve 3 puan almak, benim için daima mükemmel duygular.”
“Kesinlikle çok kötü bir şey”
“Virüs sebebiyle yaşadıklarımız bir korku filmi benzer biçimde… 2020’ye geldik ve bu şekilde bir durumla karşılaşmak kesinlikle çok kötü bir şey. Birçok yer kapalı durumda ve bu hepimiz için son aşama zor bir durum. İnsanların bir çok ne işe yaradığını hala anlamış değil. Her şey oldukça zor olsa da bununla başa çıkmak ve kurallara uymak zorundayız. Ben hekim ya da uzman değilim fakat sakin olmalıyız. Haftalar geçtikçe, toplumsal mesafeyi koruduğumuz sürece bu salgın azalacak ve bitecek.”
“Ben tam bir aile adamıyım”
Market ve pazar alışverişi haricinde hayatımı evimde ailemle geçiriyorum. Açıkçası tam bir aile adamıyım ve evde olmayı seviyorum. Doğal ki bir taraftan futbol oynamayı, dostlarımla buluşmayı da özledim. Tüm her insanın, ‘Evde kal’ kuralına uyması zor olabilir fakat Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ya da ülkemde Başbakan Angele Merkel ne diyorsa, dikkate almamız gerekiyor.”
“Oynayın derlerse hazır olacağız”
UEFA ya da FIFA’yı, maçların devam etmesi adına verdikleri çabadan dolayı sorgulamamak gerek. UEFA, esasen net bir tarih ortaya koymuyor. Şartların daha iyi olmasını beklememiz lazım. Maçlar seyircisiz de oynanabilir. Taraftarlar önünde oynamayı oldukça seven biri olarak, onlarsız futbol hakkaten tat vermez fakat bir taraftan işimizi yapmalıyız. Ben federasyon başkanı değilim, futbolun kaderini onlar belirleyecek ve ‘Oynayın’ derlerse, hazır olacağız.
“Size şampiyonluk duygusu vermez”
“Bu sürem Süper Lig’de önder Trabzonspor şampiyon duyuru edilirse, bu düzgüsel bir şampiyonluk duygusunu ne oyuncularda, ne taraftarlarda yaşatmaz. Aradan seneler geçince bu başarınız, başka bir nedene bağlanarak hatırlanır. Netice olarak ligde 8 hafta kaldı ve bu sezonun saha içinde bitmesi en doğrusu.”
“İnsanlar Alman yapısına güvenir”
“Almanya’da bazı takımlar idmanlarına minik gruplar halinde başladı. Onlar planlarını uyguluyor. Seyircisiz olarak ligi tamamlamak, ilk seçenek. Sadece yarın değişik bir durum olur ve başka bir çözüm ortaya çıkar. İnsanların, Alman yapımı olan şeylere güvendiğini ve ligin başlayacağına inandıklarını biliyorum. Eğer ülkemde futbol, mayıs ayında başlarsa, bu beni de oldukça mutlu eder.”
“Yalnız para için değil”
Oldukça şükür ki şu ana kadar kariyerimde büyük bir sakatlık yaşamadım. Devamlı kendime oldukça iyi bakıyor, fazladan idmanlar yapıyorum. Kuvvetli bir oyuncuyum. Alman olmam da disiplin anlamında bana destek oluyor. Aslına bakarsanız kafanızda futbol tutkusu ve isteği var ise, daima üst seviyede devam edebilirsiniz. Futbol bizim işimiz ve bundan para kazanıyoruz. Sadece yalnız para için değil, futbol benim tutkum olduğundan oynuyorum. Bu işin içinde yitirmek de var, kazanmak da fakat kaybetmeyi sevmiyorum.”
‘Tıpkı Zlatan İbrahimovic benzer biçimde…’
“Sahaya çıktığımda hep yüzde 100’ümü vermeye çalışıyorum. Devamlı yeni bir meydan okuma ve rekabet isterim. Tıpkı Zlatan İbrahimovic benzer biçimde… İbra, değişik ülkelerde değişik rakiplere karşı başarılar kazanmak ve yeni rekabetler yaşamak istedi. Bunu yaparken de, başarıya ulaşmış olmak ve uyum sağlamak asla kolay değil. Sonuçta yalnız futbol anlamında değil, hem değişik bir ülkeye hem de değişik bir kültüre gidiyorsunuz. Burada benim için aslolan mühim olan, gittiğim yerlerde kaç kupa kazandığım değil. Zira kimi zaman birçok şampiyonluk kazanabilirsiniz fakat bu size hayatınızda bir tarih yazmak, bir üst seviyeye çıkmak anlamında asla destek olmayabilir.”
Mehmet Davet Davran
Dev röportajda ikinci perde: Türk Futbolu için ne diyor… Galatasaray taraftarının sevgisi… Fatih Terim… Fernando Muslera… Ve oldukça daha fazlası yarın FANATİK’te!