Yurt dışı kampında söz vermesine karşın röportaj yapamadığımız Alpay Özalan’la İstanbul için mutabık kaldık. Dönüşte Fulya’dan Kız Kulesi’ne doğru yola çıktık. Ben Alpay’ın jipine bindim. Araçta eşi Cansel de var. Alpay başladı anlatmaya, “Sandalda kürek çekerken güzel fotoğraf olur. İzmir’deyken her gün Karşıyaka’dan Çeşme’ye sandal kiralayıp kürek çekerek gidip gelirdim…” Cansel derhal atıldı, “Orhan, ben asla bu sandala binmem. Kenarda istediğiniz çekimi yapın” diye…
‘Anladın mı şimdi niçin binmediğimi…’
Kız Kulesi’nin karşısında minik kayıkhane var. Sandal kiraladık. Foto muhabiri Mehmet Genç, önde kürek çeken Alpay, arkasında Kız Kulesi olacak şekilde planı yapmış. Sadece Topkapı Sarayı üstünden batmakta olan Güneş, ters ışık yarattı. Alpay’a arka tarafa çekmesini istedik. İleri geçer geçmez bir akıntı başladı… Bizi almış olduğu şeklinde açığa sürüklüyor… Alpay, feryat figan bağırıyor… ”İmdaat! Yüzme bilmiyorum. Cansel itfaiye, polis çağır!” Her neyse gelip kenara çektiler. Cansel gülerek, “Anladın mı şimdi niçin sandala binmediğimi” derken, çoğumuz gülmeye başladık.
Fransız polisi ördek kovaladı
Teknik direktör Jean Tigana, Beşiktaş’ı Paris civarlarındaki bir hazırlık kampına getirdi. Antrenman sahasının yanında, ortasında büyük yapay göl olan bir park var. Sabah idman öncesi yiyecek bir şeyler alıp oraya gittik. Gölde onlarca yaban ördeği var. Yemeleri için göl kenarına attığımız ekmek parçalarını mecburi yediler. Fakat zaman içinde alıştılar. Her geçen gün sudan çıkıp yanımıza geldiler. Hatta elimizden almaya başladılar. Bir anlamda evcilleştiler. Kampın sonuna doğru aynı yere gittiğimizde polisleri gördük. Ördekler bizi görünce sürü halinde koşmaya başladılar. Buna alışık olmayan, polisler de bizi koruma içgüdüsü ile başladılar kovalamaya. Meğer birileri, ördeklere zarar verdiğimizi düşünüp yakınma etmişler. Bizlere kabahat üstü hayata geçirmeye gelen polisler, durumdan haberdar olmadığı için, bu tepkiyi verdiklerini ifade edip gülerek vedalaştılar.
Orhan Yıldırım